Hindistan Cevizi Yağı Nedir? Hangi Hindistan Cevizi Yağı Daha İyi?

Hindistan cevizi yağı tropik bölgelerde yetişen hindistan cevizi meyvesinin beyaz bölümünün kurutulması ve soğuk sıkım yöntemiyle sıkılmasıyla elde edilir. Hindistan cevizi yağının %91’i doymuş yağdır. Hindistan cevizi yağındaki orta zincirli yağ asitleri laurik asit, kaprilik asit, kaprik asit içerir. Hindistan cevizi yağının yaklaşık olarak %62’si bu üç yağ asidinden oluşur.

Hindistan cevizi yağı (coconut oil), et ve süt ürünleri gibi besinlerdeki doymuş yağlardan farklı olan orta zincirli doymuş bir yağ asidi olan (vücudda monolaurine dönüştürülen) laurik asiti yüksek miktarda içerir. Hindistan cevizi yağının % 50’si, insan anne sütü içindeki bir bileşik olan laurik asittir. Hindistan cevizi yağı uzun zincirli yağ asitlerinden (LCFAs) oluşan bitkisel ya da tohum yağlarının aksine, orta zincirli yağ asitlerinden oluşur.

 

Hindistan Cevizi Yağı Çeşitleri

Rafine ve rafine edilmemiş olmak üzere iki tür hindistancevizi yağı vardır. Organik ve rafine edilmeyen hindistancevizi yağı kimyasal maddelerle işlenmez. Hidrojenlenmemiş organik ve rafine edilmemiş hindistancevizi yağı en sağlıklı seçimdir.”The Academy of Nutrition and Dietetics“, kısmen hidrojenlenmiş ve rafine edilmiş hindistancevizi yağı yerine rafine edilmemiş hindistan cevizi yağını tavsiye eder. Rafine edilmemiş hindistan cevizi yağının tropikal bir kokusu ve aroması verdır rafine edilmiş hindistancevizi yağının ise tadı ve kokusu daha azdır. Organik sertifikalı hindistan cevizi yağında genetiği değiştirilmiş maddeler, pestisitler ve antibiyotikler bulunmaz.

Trans yağlar bitkisel yağların hidrojenlenmesi sonucu meydana gelir ve kardiyovasküler hastalık, safra taşı hastalığı, kısırlık ve metabolik sendrom riskleriyle ilişkilidir. Kahve kremasında ve atıştırmalık ürünlerinde kullanılan hindistan cevizi yağının çoğu kısmen hidrojene edilerek trans yağ haline gelir. Bu tür hindistancevizi yağlarından kaçınmak gerekir. Bazı üreticiler, hindistan cevizinden mümkün olduğu kadar fazla yağ çıkarmak için kimyasallar kullanır. Raf ömrünü arttırmak için sodyum hidroksit de eklenir, rafine edilmiş hindistancevizi yağı bazen kısmen hidrojene edilir. Bazı rafine edilmiş hindistan cevizi yağları, özellikle ticari pişirme ve çikolata için kullanılanlar kısmen hidrojene edilir. Trans yağlar, sıvı bitki kaynaklı yağlara hidrojen eklendiğinde üretilir, bu da onları daha katı hale getirir ve yüksek LDL kolesterol düzeyleri, kalp hastalığı ya da felç geçirme olasılığını artırabilir.

Hindistan Cevizi Yağı Ne İşe Yarar?

Hindistan cevizi yağı, sağlığı desteklemek için benzersiz etkilere sahip olan laurik asit, kaprik asit, kaprilik asit ve miristik asit gibi orta zincirli trigliseritler içerir. Et ve süt ürünlerindeki uzun zincirli doymuş yağ asitlerinin aksine, hindistancevizi yağında bulunan orta zincirli doymuş yağ asitleri toplam kolesterolü ve LDL kolesterolü düşürür ve HDL kolesterolü artırır.

Capric acid, doymuş yağlarda bulunan orta zincirli bir yağ asididir. İnek ve keçi sütünde az miktarda bulunur, ancak hindistan cevizi yağında yüksek miktarda bulunur. Diğer orta zincirli trigliseritlerle beraber Capric acid, hindistancevizi yağına atfedilen etkilerinden sorumludur. 1998’de “American Journal of Clinical Nutrition“de bildirilen çalışma bulgularına göre, diyetlerinde rafine edilmemiş organik hindistan cevizi yağı olan annelerin sütlerinde daha fazla miktarda Capric acid bulunmaktadır.

Günlük beslenmede alınan çoğu doymuş ve doymamış yağlar uzun zincirli trigliserit yağlardır. Hindistan cevizi yağı ise orta zincirli olduğu için uzun zincirli trigliseritlere göre metabolize edilmesi daha kolaydır. Orta zincirli trigliseritler uzun zincirli trigliseritlerin aksine, sindirimleri için safra asitlerine gereksinim duymaz ve ilk önce lenfatik sistemden geçmek zorunda kalmadan kan dolaşımına girebilirler.

Hindistan cevizi yağında orta zincirli trigliseritler bulunur ve vücut bunu uzun trigliseritlerden farklı bir şekilde metabolize eder. Hindistan cevizi yağı ile ilgili araştırmaların çoğu MCTs (orta zincirli trigliseritler) kullanılarak yapılmıştır. Hindistan cevizi yağının olumlu etkilerinin çoğu, anne sütünde bulunan ve emzirilen bebeklere bağışıklık ve sağlık etkilerinin çoğunu sağlayan bir yağ asidi olan laurik asitle ilişkili olabilir. “The Coconut Oil Miracle” (Hindistan Cevizi Yağı Mucizesi) adlı kitabı yazan Dr. Bruce Fife’e göre bu besin yüksek oranda orta zincirli yağ asitleri sebebiyle vücutta bir dizi reaksiyona neden olabilecek spesifik bir etkiye sahiptir.

Hindistan Cevizi Yağı Hangi Hastalıklara İyi Gelir?

  • Bağışıklık Sistemini Destekler
  • Antimikrobiyal Aktivite Gösterir
  • Anti-inflamatuar Etkiye Sahiptir
  • Yara İyileşmesini Teşvik Eder
  • Diş Sağlığını Korur
  • Alüminyum Fosfid Zehirlenmesine Karşı Etkili Olabilir
  • Kalp Sağlığını Destekler
  • Beyin İçin Enerji Kaynağıdır
  • Egzersiz Yeteneğini Artırabilir
  • Saç ve Cilt İçin Besleyicidir

Bağışıklık Sistemini Destekler

Yağ uzmanı Mary G. Enig, hindistan cevizi yağındaki başlıca doymuş yağ türünün insan anne sütünün içinde bulunan yağ asitlerinden biri olan laurik asit olduğunu belirtmekte ve laurik asitin sağlık için faydalı etkilere sahip olduğunu ifade etmektedir. Hindistan cevizi yağındaki orta zincirli trigliserit olan laurik asit, önemli bağışıklık sistemi etkilerine sahip olabilir. Vücud laurik asidi, kendisini aktif virüslerin lipit proteinlerine bağlayabilen ve sağlıklı hücrelere saldırmalarını engelleyen bir bileşiğe dönüştürür.

Antimikrobiyal Aktivite Gösterir

Hindistan cevizi yağı laurik asit, kaprik asit ve kaprilik asit gibi orta zincirli trigliseritler içerir.Vücutta laurik asit olduğunda, antimikrobiyal, antiviral, antifungal, antiprotozoal ve etkiler gösteren monolaurine dönüştürülür. Yeteri kadar laurik asit kaynağı olmadan, vücut monolaurin üretemez.

Polish Journal of Microbiology” bildirilen 2009 çalışmasında, laurik asitten oluşan monolaurinin stafilokok, corynebacterium, bacillus, listeria ve streptococcus gibi farklı bakterilerin büyümesini inhibe ettiğini saptanmıştır. “Antimicrobial Agents and Chemotherapy” adlı dergide bildirilen bir çalışmada, hindistan cevizi yağında bulunan laurik asit ve kaprik asit maya enfeksiyonlarına karşı etkili olabilir.

Capric acid antimikrobiyal ve antiviral etkilere sahiptir. Bu madde vücutta, virüs, bakteri ve maya Candida albicans ile mücadeleye yardımcı olabileceği monokaprine dönüştürülür. İzlandalı araştırmacılar, 2006 yılında “Acta Odontologica Scandinavica” adlı dergide monokaprin içeren solüsyonların bir takma diş dezenfektanı olarak kullanılabileceğini bildirmişlerdir.

Orta zincirli yağ asitleri anti-fungal etkilere sahiptir. 2007’de Nijeryalı bilim adamları tarafından yapılan ve “Journal of Medicinal Food“da yayınlanan çalışmada yağın kandida mantarlarının 50’den fazla suşunu öldürdüğünü göstermiştir. Hindistan cevizi yağındaki Laurik asit antibakteriyel ajan olarak araştırılmıştır. (Laurik asit, bir bakteri öldürücü gibi davranan monolaurinin öncüsüdür). Ayrıca, hindistan cevizi yağı, mantar karşıtı özelliklerinden dolayı Candida Albicans gibi mantarlara karşı da etkilidir.

Anti-inflamatuar Etkiye Sahiptir

Şubat 2010 yılında “Pharmaceutical Biology” de bildirilen ve Tayland Payap Üniversitesi bilim adamlarınca yapılan araştırmaya göre hindistan cevizi yağı anti-inflamatuar etkilere sahiptir ve iltihapla ilişkili ağrıyı hafifletebilir. Enflamasyon, romatoid artrit, kardiyovasküler rahatsızlık, diyabet ve kolit gibi kronik hastalıklarla bağlantılıdır.

Yara İyileşmesini Teşvik Eder

Hindistan cevizi yağı yaranın iyileşme yeteneğini artırabilir. Hindistan’daki Kerala Üniversitesi araştırmacıları tarafından yapılan ve 2010’da “Skin Pharmacology and Physiology” dergisinde bildirilen çalışma virgin hindistan cevizi yağıyla tedavi edilen farelerdeki yaraların yeni kan damarlarının gelişmesi ve fibroblastların çoğalması dahil olmak üzere daha hızlı iyileştiğini göstermiştir.

Diş Sağlığını Korur

Hindistan Cevizi Yağıyla Oil Pulling (yağ çekme) diş ve diş eti sağlığı için kullanılan detoks etkili bir Ayurveda tıbbı uygulamasıdır. Hindistan cevizi yağındaki yüksek oranda antibakteriyel orta zincirli trigliseritler sebebiyle “Oil Pulling” de kullanılan en etkili yağlardan biridir. Ağızdaki bakterilerin temizlenmesine ve periodontal hastalığın iyileşmesine yardımcı olur. Oil Pulling (yağ çekme) doğal yağların ağızda belli bir süre çalkalanması metodudur. İşlem sırasında ağız içi bakteriler yağa tutunur ve daha sonra bu yağ-atık bakteri karışımı tükürülerek vücuttan atılır.Bu yöntem ağız kokusunun giderilmesi, diş eti kanamalarının önlenmesi ve diş çürüklerini tedavisinde kullanılır. Ayrıca doğal bir diş beyazlatma yöntemidir.Geleneksel olarak Oil Pulling uygulaması sabahları aç karnına yapılır. 1 yemek kaşığı rafine edilmemiş organik hindistan cevizi yağı ağza alınır ve 20 dakika süresince ağızda çalkalanır. Yağı tükürdükten sonra ağız ılık suyla çalkalanır.(yağı yutmayın)

Alüminyum Fosfid Zehirlenmesine Karşı Etkili Olabilir

Hindistan cevizi yağı, özellikle alüminyum fosfit (tahıl depolama tesislerinde zararlılar ve kemirgenlere karşı kullanılır) zehirlenmelerinde etkili olabilir. Tahran’daki Shaheed-Beheshti Tıp Bilimleri Üniversitesi bilim adamları, Nisan 2005 yılında yayınlanan “Human and Experimental Toxicology“da, alüminyum fosfid zehirlenmesi nedeniyle hastaneye gelen 28 yaşında bir erkeğin tedavisinde hindistan cevizi yağının kullanıldığı bir vakayı rapor etti. Bilim adamları, bu yağın alüminyum fosfit zehirlenmesinin tedavisinde klinik öneme sahip olduğu sonucuna varmışlardır.

Kalp Sağlığını Destekler

Geleneksel besinlerin tüketimini savunan Weston A Price Foundation araştırmacılarına göre, hindistancevizi yağı kardiyovasküler sağlık için olumlu etkilere sahiptir ve kardiyovasküler risk belirteçleri olan toplam kolesterol, LDL kolesterol, trigliseritler ve lipoprotein ölçümlerini azaltmaktadır. Hindistan cevizi yağındaki başlıca yağ olan laurik asit iyi kolesterol olarak bilinen HDL düzeylerini artırır. Ancak birçok tıp uzmanı farklı düşünüyor. onlara göre Laurik asit ayrıca kötü kolesterolü de (LDL) artırır.

Tropik popülasyonlar, kalp hastalığı insidansı artmadan, büyük miktarda hindistan cevizi yağı tüketmektedir. Temmuz 2009’da yayınlanan “Lipids” adlı dergide bildirilen bir çalışmada, kadın katılımcıların düşük kalorili bir diyet ve günlük yürüyüş programının bir parçası olarak 12 hafta süresince günlük olarak 30 ml hindistan cevizi yağı aldıklarında kolesterolde herhangi bir yükseliş olmadığı tesbit edilmiştir. 2004 Eylül sayısında “Clinical Biochemistry” de yayınlanan bir çalışmada, rafine edilmemiş hindistan cevizi yağı verilen farelerin, 45 gün sonra daha olumlu kolesterol düzeylerine sahip olduğu saptanmıştır. Ancak bu ve diğer deneyler, FDA’nın standart diyet için hindistan cevizi yağını tavsiye etmeyi onaylama standartlarını henüz karşılamamıştır.

Beyin İçin Enerji Kaynağıdır

Hindistan cevizi yağı diğer yağlardan farklı olarak metabolize edilen orta zincirli trigliseritler içerir.Bu tip yağlar doğrudan karaciğere gider, hızlı bir enerji kaynağı olarak kullanılır ya da ketonlara dönüşürler. Ketonlar, özellikle beynin kullandığı güçlü bir enerji formudur. Ketonlar beyin için bir enerji kaynağı olmakla kalmaz, beyin hücresi bakımında, onarımında ve büyümesinde işlevi olan özel proteinlerin aktivasyonunu tetikler. 1970’li yıllardan beri orta zincirli trigliseritler ketojenik diyetlerde epilepsinin tedavisinde kullanılmıştır.

Journal of Neurobiology of Aging” bildirilen bir 2004 çalışmasına göre, hindistan cevizi yağındaki orta zincirli yağ asitleri yaşlı insanlardaki bellek sorunlarını azaltabilir. Bu yağ asidini aldıktan sonra çalışmaya katıların, hatırlama yeteneklerinde belirgin bir iyileşme gözlendi. Orta zincirli yağ asitleri vücut tarafından kolayca emilir ve insülin kullanılmadan beyinde erişilebilir.

Bu yağ, karaciğer tarafından parçalandığında, vücutta ketonlar oluşturan orta zincirli yağ asitleri içerir. Ketonlar, Alzheimer’ın glikoz kullanım bozukluğu olanlarda beyin hücreleri için iyi bir yakıt kaynağıdır. “Journal of Neurodegenerative Disease” bildirilen bir çalışma, hindistancevizi yağındaki orta zincirli trigliseritlerin, hafif ila orta düzeyde Alzheimer rahatsızlığı olan kişilerde bilişsel işlevleri geliştirmeye yardımcı olabileceğini göstermiştir.

Journal of Alzheimer’s Disease”de 2014 yılında bildirilen bir çalışma, hindistan cevizi yağı ile takviyenin beyin hücresi işlevine yönelik etkisi test edilmiş ve hindistancevizi yağının beyindeki nöron sağkalımını artırabileceği bulgulanmıştır. Ancak araştırmacılar, hindistancevizi yağının beyin nörodejenerasyonu yönelik etkilerinin anlaşılabilmesi için daha fazla sayıda çalışmaya ihtiyaç olduğunu vurgulamışlardır.

Egzersiz Yeteneğini Artırabilir

Journal of Nutritional Science and Vitaminology” Nisan 2009’da bildirilen bir çalışmada, orta zincirli trigliseritlerin kolay sindiriminin yüksek ve orta yoğunlukta egzersiz sırasında enerji metabolizmasını arttırabileceği görülmüştür. İki hafta süren bir insan çalışması, orta zincirli trigliseritlerin vücudun karbonhidratlara olan bağımlılığını bir enerji kaynağı olarak azalttığını ve egzersiz esnasında üretilen laktat miktarını azalttığını ve daha fazla egzersiz dayanıklılığı sağladığı saptanmıştır.

Saç ve Cilt İçin Besleyicidir

Hindistan cevizi yağı cilt sağlığı için de kullanılır. Anti-bakteriyel ve anti-mikrobiyal özelliktedir ve yaşlanma belirtileriyle mücadele eden antioksidanlara sahiptir. Vücut ve yüz için besleyici ve yatıştırıcıdır.

Hindistan cevizi yağı, laurik asit, kaprilik asit ve kaprik asit gibi doymuş yağların yanısıra trigliseritler, proteinler, E vitamini ve antioksidanlar içerir. Lauric asit ve kaprik asit anti-mikrobiyal ve anti bakteriyel özelliktedir. Antioksidanlar cildin bağ dokularının sertleşmesine yol açan serbest radikalleri etkisiz hale getirerek yaşlanmanın etkilerine karşı mücadele eder. Hindistan cevizi yağının küçük moleküler yapısı cildi yenilemeye ve yatıştırmasına imkan verir.

Hindistan cevizi yağında, özellikle Lauric asit ve laurik kaprik asitteki anti-bakteriyel etkiler, bakteriyel enfeksiyonlarla mücadele eder. Bu da aknenin önlemesine yardım eder.

Hindistan cevizi yağı vücut tarafından hızlı bir şekilde emilir ve yağların depolanması yerine kullanılması sağlanır. , Hindistancevizi yağı kuru ciltler için etkili bir cilt yumuşatma ve nemlendiricidir.

Hindistan cevizi yağı, tropik bölgelerde doğal bir cilt nemlendiricisi olarak kullanılır ve klinik çalışmalar kuru cildi etkili bir şekilde tedavi etme yeteneğini göstermiştir. Filipinler’deki “Makati Medical Center”de yapılan 2004 tarihli bir çalışma, rafine edilmemiş hindistan cevizi yağının cilt hidrasyonunu önemli ölçüde iyileştirdiğini ve kuru cilt tedavisi için kullanılan mineral yağdan daha etkili olabileceği sonucunu vermiştir.

Journal of Cosmetic Science“nin Mart-Nisan 2003 sayısında bildirilen bir çalışma, saçları korumak için mineral yağ, ayçiçeği yağı ve hindistancevizi yağının etkinliğini kıyaslamıştır. Mineral yağ ve ayçiçek yağı, saç ürünlerinde sıklıkla kullanılan yağlar olmasına karşın, hindistan cevizi yağı, saçın yıkanmasından önce ya da sonra kullanıldığında protein kaybını önleyen tek yağdır. Ayrıca hindistancevizi yağı ve mineral yağ şiddetli kuru cildi (kserozis) ortadan kaldırmak için faydalı bulundu.

Hindistan cevizi yağı saçı besleyen ve nemlendiren yağ asitleri bakımından zengindir. 1999’da “Journal of Cosmetic Science” dergisinde bildirilen bir çalışmada, saçlara uygulanan hindistancevizi yağının saçın kırılmasını azalttığını göstermiştir. 2005’de Journal of Cosmetic Science’dan yayınlanan diğer bir çalışmaya göre, hindistan cevizi yağı saç folikülüne saç kremi ve mineral yağ’dan daha iyi nüfuz etmektedir.

Coconut Oil: Amazing Health, Skin And Cooking Benefits” adlı kitaba göre Hindistan cevizi yağı, saç ve saç derisi için iyi bir nemlendirici oluşmasının yanı sıra kepekten kurtulmak ve saç büyümesini teşvik etmek için de kullanılmaktadır.

Hindistan Cevizi Yağı Kalp İçin Faydalı mı Zararlı mı?

Kalp hastalıklarıyla ilişkilendirilmiş doymuş yağlar bakımından zengin olan hindistan cevizi yağı tıp camiasında tartışmalara neden olmuştur. Yüksek oranda doymuş yağ içeriği sebebiyle hindistan cevizi yağının kolesterol düzeylerine olumsuz etkilerden dolayı sağlıksız olduğu belirtilmektir.

American Heart Association‘a göre, doymuş yağ tüketimi yüksek kolesterolün önemli diyet sebeplerinden biridir ve kolesterol düzeylerini korumak için hindistan cevizi yağı da dahil olmak üzere doymuş yağların sınırlanmasını tavsiye eder. Günlük olarak 2,000 kalori tüketen bir insanın doymuş yağ alımını 13 g ile sınırlandırmasını önermektedir.

Dr. Michael Greger’e göre, hindistancevizi yağında doymuş yağ oranı çok fazla olduğundan, kötü kolesterolü artırabilir. Cleveland Clinic kötü kolesterolü yükseltmediği için, zeytinyağının hindistancevizi yağından daha sağlıklı olduğunu belirtiyor.

Hindistan cevizi yağıyla ilgili birçok araştırma yapılmasına rağmen bunların çoğu hindistancevizi ürünü üreticileri tarafından yapılmıştır. Hindistan cevizi yağıyla ilgili çalışmaların sonuçlarını destekleyen çok az sayıda bağımsız, hakemli bilimsel çalışma bulunmaktadır. Cleveland Clinic’e göre, hindistan cevizi yağının zararlı olmadığı iddiasını anlamak için daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır.

Walter C. Willett, “Harvard Medical School” web sitesinde, hindistancevizi yağında bulunan yüksek orandaki doymuş yağın kötü kolesterolü artırabileceğini ifade etmekle birlikte bu yağın iyi kolesterolü artırmada özellikle iyi olduğunu da belirtiyor. Bunun nedeni muhtemelen hindistan cevizi yağındaki doymuş yağın önemli bir bölümünü oluşturan laurik asit’ten kaynaklanmaktadır.

Friedman School of Nutrition Science & Policy at Tufts University dekanı olan Dariush Mozaffarian’a göre hindistan cevizi yağının diğer doymuş yağ kaynaklarından daha iyi ya da daha kötü olduğuna dair önemli bir kanıt yoktur.

Karşı Görüş

Hindistancevizi yağının hayvansal yağlardan çok farklı bir yağ asidi profili vardır; birçok doymuş yağ kolesterol birikmesine katkı yaparken, orta zincirli trigliseritler daha düşük kan kolesterol düzeylerine yardımcı olabilir. Orta zincirli trigliseritler ya da laurik asit gibi yağ asitleri daha kolay sindirilebilir ve vücud bunları doğrudan enerji kaynağı olarak kullanılır. Laurik asit, bir supplement olarak kullanılabilir, fakat genellikle hindistan cevizi yağının bir parçası olarak tüketilir. “Nutrition Review“de yer alan bir makaleye göre, orta zincirli trigliseritler ateroskleroz riskini azaltmaya yardımcı olabilir. “Metabolism“de bildirilen bir 2007 çalışmasında araştırmacılar, mısır yağı yerine orta zincirli trigliseritler supplementini kullananların daha düşük kan kolesterol düzeylerine sahip olduğunu tesbit etmişlerdir.

Hindistan cevizi yağı yaklaşık yüzde 90 oranında doymuş yağdan oluşurken, New York Üniversitesi Langone Tıp Merkezi Hindistan cevizi yağında bulunan doymuş yağların çoğunluğunun orta zincirli trigliseritten oluştuğunu ve vücudun bunu yağ olarak depolanmak yerine vücut tarafından enerji olarak kullanıldığını ifade ediyor. Bu yüzden, bazı sağlık uzmanları, bu tür yağın hayvansal ürünlerde bulunan diğer doymuş yağlardan daha az zararlı olduğunu öne sürüyorlar.

Coconut Research Center“a göre, hindistan cevizi yağının kalp sağlığı için iyi olduğuna dair bir kanıt Hindistan cevizi ürünleri tüketen Sri Lanka gibi ülkelerde çok düşük kalp hastalığı oranlarının olmasıdır.  Hindistan cevizi kullanımının yaygın olduğu topluluklardan elde edilen epidemiyolojik veriler, Hindistan cevizi yağının kalp sağlığı üzerinde olumsuz bir etkiye neden olmadığının kanıtı olarak gösterilmektedir. Hindistan cevizi tüketiminin yoğun olduğu Papua Yeni Gine’deki Kitava çalışmasında yerli halkın hiçbirinde inme, ani ölüm, koroner kalp hastalığına bağlı rahatsızlık bildirilmemiştir. Araştırmacılar, bu popülasyonda inme ve koroner kalp hastalığı olmadığı sonucuna varmışlardır. Her yıl kişi başına 120 hindistancevizi tüketiminin olduğu Sri Lanka’da çok düşük kalp hastalığı insidansı olduğu (1978’de kaydedildiği gibi) belgelenmiştir. Aynı dönemde Amerika’da ise, çoklu doymamış pişirme yağları kullanımı ve oldukça düşük bir Hindistancevizi yağı tüketimiyle, kardiyovasküler hastalık prevalansı 280 kat daha fazlaydı. 2004’de “Asia Pacific Journal of Clinical Nutrition“da yayınlanan araştırmada hindistan cevizi tüketiminin yaygın olduğu Sumatra’daki bir etnik grup olan Minangkabau ile ilgili incelemede hindistancevizi yağı kullanımının koroner kalp hastalığı riskinin artmasıyla ilişkili olmadığı görülmüştür.

Ocak 2010’da “Lipids” adlı dergide yayınlanan bilimsel literatür taramasına göre Dr. Renata Micha, hindistan cevizi yağındaki doymuş yağlardan biri olan laurik asit tüketimi ile total kolesterol azaltımı arasında anlamlı bir ilişki olduğunu belirtmiştir.

Asia Pacific Journal of Clinical Nutrition“un 2011 Haziran sayısında bildirilen bir çalışmada, hindistan cevizi yağı tüketiminin daha yüksek iyi kolesterol ile ilişkili olduğu, kötü kolesterolü ise artırmadığı ya da azaltmadığı tesbit edilmiştir. Eylül 2004 yılında “Clinical Biochemistry“da yayınlanan araştırmalar, hindistan cevizi yağının kötü kolesterolü (LDL) oksidasyondan koruyabileceğini ve arter duvarlarında birikme eğilimini azaltabileceğine işaret etmektedir.

Cambridge Üniversitesi araştırmacıları tarafından gerçekleştirilen bir çalışmada, hindistan cevizi yağının, 4 hafta süresince kullanıldığında kalp hastalığı ve felç riskinde azalma sağlayabileceği saptanmıştır. Çalışmaya kalp hastalığı ya da diyabet öyküsü olmayan yaşları 50 ila 75 arasında olan 94 kişi katıldı. 3 gruba ayrılan katılımcıların her biri günlük 50 gram (yaklaşık üç yemek kaşığı) hindistan cevizi yağı, sızma zeytinyağı ya da tuzsuz tereyağı tüketti. Tereyağı kullananların, LDL kolesterol (kötü kolesterol) seviyelerinde ortalama %10’luk bir yükseliş olurken zeytinyağı tüketenlerin, LDL düzeylerinde hafif bir azalış ve HDL kolesterol (iyi kolesterol) düzeylerinde %5’lik bir artış saptandı. Hindistan cevizi yağı kullananların ortalama olarak LDL düzeylerinde artış görülmedi. HDL seviyelerinde ise ortalama %15 ile en büyük artış tesbit edildi.

Fransa’daki François Rabelais araştırmacıları kalp rahatsızlıkları için orta zincirli trigliseritler kullanımını tavsiye etmişlerdir. Orta zincirli trigliseritler kalp tarafından yakıt olarak kolayca kullanılır. Orta zincirli trigliseritler’lerden üretilen ketonlar da kalp için bir süper yakıt görevi görerek oksijen dağıtımını %39 ve kalp fonksiyonunu %28 artırdığı belirtiliyor.

Cornell Üniversitesi’nden Dr. Thomas Brenna’a göre hindistan cevizi yağıyla ilgili çalışmalar kimyasal işlem görmemiş doğal hindistan cevizi yağı ile değil çoğu kısmen hidrojene edilmiş hindistancevizi yağı ile yapıldı. Hindistan cevizi yağı kimyasal olarak hidrojenlenmiş bir hale getirildiğinde artık doğal değildir. Onlar birbirinden farklı iki ürün ve sağlık üzerinde farklı etkileri vardır.

---------

Yukarıda yeralan metin haber ve bilgi amaçlı hazırlanmış olup, hekimin uygulayacağı teşhis ve tedavisinin yerine geçmez. Herhangi bir tedavi sürecine başlamadan önce mutlaka sağlık uzmanının görüş ve onayı alınmalıdır.

Share on:

Yorum yapın

css.php