Kalp Nasıl Güçlendirilir?

Hayvanlar ve insanlar üzerinde yürütülen deneyler, çeşitli hastalıklarda Coenzyme Q10’un önemli oranda azalmış seviyelerini göstermiştir. Bu madde kalp kas hücrelerinde yüksek konsantrasyonda bulunduğu için eksikliği aritmi, anjina, kalp yetmezliği ve yüksek tansiyon gibi kardiyovasküler olumsuzluklarla ilişkilendirilmiştir. 1997 yılında 1984’ten 1994’e kadar olan dönemde yapılan 8 klinik çalışmada, CoQ10 takviyesiyle konjestif kalp yetmezliği tedavisinin bir meta-analizini yayınlandı. Meta-analizin sonuçları, CoQ10 yardımcı tedavisinin bazı parametreleri önemli oranda iyileştirdiğini göstermiştir: kardiyak çıkış, vurum hacmi, ejeksiyon fraksiyonu, kardiyak indeks ve toplam çalışma kapasitesi. CoQ10’un, kalp yetmezliği olan hastalarda mortaliteyi yarı yarıya azaltabileceği, Danimarkalı araştırmacılar tarafından Avrupa Kardiyoloji Derneği’nin yıllık toplantısında bildirdiler. Profesör Svend Aage Mortensen ve ekibi, Koenzim Q10’un on yıldan fazla bir zamandır kalp yetmezliği mortalitesini iyileştiren ilk ilaç olduğunu ve standart tedaviye dahil edilmesi gerektiğini açıkladı.

Vücut tarafından sentezlenen ve et ve deniz ürünleri gibi besinlerde de bulunan Koenzim Q-10 vitamin benzeri bir bileşiktir. Her canlı hücrenin yaşamı ve sağlığı için gereklidir. En yüksek konsantrasyonlar kalp, karaciğer, böbrek ve pankreasta, en düşük konsantrasyonları ise akciğerlerde bulunur. Hücre içinde CoQ10 çoğunlukla mitokondride (% 40-50) bulunur. 1957’de keşfedilen CoQ10 ilk olarak sığır kalp mitokondrilerinden izole edilmiştir. Kalp vücuttaki en çalışkan organlardan biridir ve hiç dinlenmez. Bu da, devamlı bir enerji kaynağı gerektirir. Coenzyme Q10, kalbin yeterli enerji yönetimini sürdürmesi için gereklidir. Kalp yetmezliği olan hastaların çoğu kalp kasının mitokondrilerinde biyoenerjetikliği optimize eden bir besin olan Coenzyme Q10 bakımından yetersizdir. 1970 yıllardan beri Coenzyme Q10’un kardiyak biyoenerjetik sağlamada etkili olduğu bilinmektedir. 1985’de küçük çaplı bir denemede, en şiddetli kalp yetmezliği olanlarda, Coenzyme Q10 kullanımının kardiyak işlev ve klinik durum yönünden önemli iyileşmelere neden olduğu saptanmıştır. Daha sonra yapılan, diğer küçük çalışmalar da, genel olarak 100 ila 200 mg / gün dozlarının klinik durum ve kalp fonksiyon testinde benzer etkiler göstermiştir. Hastaların yaklaşık olarak % 75’i siyanozlu, akciğer muayeneleri, karaciğer büyümesi, kalp aritmileri, çarpıntı, solunum güçlüğü, baş dönmesi ve geceleri idrara çıkma gibi durumlarda düzelmeler yaşamıştır.

CoQ10’un kalp yetmezliğine yönelik etkisini değerlendirmek için en az dokuz plasebo kontrollü klinik çalışma yapılmıştır. Ayrıca, CoQ10’un biyomedikal ve klinik yönleriyle ilgili sekiz uluslararası sempozyum da düzenlenmiş; doktor ve bilim adamları 300’den fazla makale sunmuştur. Bu çalışmalardan biri, Baggio’nun kalp yetmezliği olan 2664 kişiyi kapsayan İtalyan çok merkezli çalışmasıdır. ABD’de kardiyolog ve biyokimyacı olan Peter Langsjoen, tıbbi literatürde, kardiyomiyopatide CoQ10’un olumlu etkilerini gösteren çeşitli çalışmalar bildirmiştir. Bu çalışmalar Coenzyme Q10’un, konjestif kalp yetmezliğinde ve kardiyomiyopatide etkinliğinin güvenliğini de doğrulamıştır. Klinik değerlendirme NYHA (New York Kalp Derneği sınıflandırması) kullanılarak belirlenmiştir. Hastaların çoğunluğu göğüs ağrısı, nefes darlığı, yorgunluk, egzersiz yeteneği ve çarpıntı semptomlarında düzelme gösterdi. Bazı hastalarda iyileşme etkileyiciydi, kalp büyüklüğü ve kalp fonksiyonu normale döndü.

Koenzim Q10 ile ilgili araştırmalar yapan bilim adamlarından ilki Amerikalı kimyacı Dr. Karl August Folkers idi. Kalp hastalığı olan insanlarda CoQ10’nun potansiyel etkilerini herkesten daha açık bir şekilde öngörmüştür. 1970’lerin başında Dr. Folkers, Japonya’da kalp yetmezliği hastalarını CoQ10 ile desteklemeye ikna ettiği bir kardiyolog Dr. Yuichi Yamamura ile tanıştı. Yamamura, kalp yetmezliği olan kişileri CoQ10 ile tedavi eden ilk kardiyolog oldu. 1974 yılında, düşük CoQ10 düzeyleri ile konjestif kalp yetmezliği arasındaki ilişkiyi kabul eden Japonya, kalp yetmezliğinin tedavisinde CoQ10 kullanımını onayladı. 1977 yılında Japon Kaneka firması, maya fermente edilmiş CoQ10’u üretmeye başladı. 1970’li yıllarda, Dr. Folkers ve araştırmacılar, kalp hastalığı olan ve kalp ameliyatı geçirenlerin kan ve doku CoQ10 seviyelerinin normal düzeylerin oldukça altında olduğunu gösteren önemli kanıtlara sahipti. Bunlar 100’den fazla kalp ameliyatı hastasından alınan doku biyopsi örneklerinden ve 1000’den fazla kardiyak hastadan alınan kan örneklerinden sağlanmıştır. Coenzyme Q10 araştırmalarının bir diğer önemli ismi Danimarkalı kardiyolog Svend Aage Mortensen idi. Mortensen, 2014’de tamamlanmış ve yayınlanmış olan çok merkezli Q-Symbio çalışmasını tasarladı. Mortensen’e göre çok önemli bir kalp yetmezliği sebebi, kalp kas hücrelerinin enerji açlığıdır. Kalp kas hücrelerindeki CoQ10 konsantrasyonu anormal derecede düşük olduğunda, kalp kası enerji için açlıktan ölecektir. Ona göre standart tedaviler, hücresel süreçleri geliştirmek yerine engeller. CoQ10 ile adjuvan tedavi kalbin hücresel biyoenerjetiğinin desteklenmesi ve güçlendirilmesidir. Mortensen’in araştırmaları, 1980’li yılların başından 2015 yılına dek kadar, CoQ10’un kronik kalp hastalığının önlenmesi ve tedavisinde rolünün anlaşılması üzerine yoğunlaşmıştır.

Dr. Folkers ve Dr. Mortensen çalışmalarında kalp hastalarında CoQ10 desteğinin etkilerini test ettiler. İleri kalp yetmezliği olanlara 7 ay süresince günlük doz olarak 100 mg CoQ10 tedavisi uygulandı. Hastaların semptomları düzeldi. CoQ10 kullanımı bırakıldığında sorunlar yeniden nüksetti. Bu çalışma, CoQ10’un ileri kalp yetmezliğinde adjuvan terapötik ajan olarak ilk deneysel kanıtını sağlamıştır. Mortensen iyi tasarlanmış 13 çalışmayı gözden geçirdi. Çalışmalarda, günlük doz olarak 100 ila 200 miligram arasında CoQ10 kullanılmıştır. 13 çalışmanın 10’unda kalp yetmezliği olan hastaların CoQ10 ile adjuvan tedavisinin yararlı etkileri gösterilmiştir: Semptomlarda iyileşme, egzersiz kapasitesi ve yaşam kalitesi. 3 çalışma ise nötr sonuç verdi.

Mortensen, klinik bir etki için hastaların serum CoQ10 konsantrasyonlarını yaklaşık olarak 2,5 mg / L düzeyine yükseltmesi gerektiğini düşünüyordu. Prag Tıp Fakültesi Hastanesi’nden Dr. Zita ile beraber sağlıklı erkeklerde 30 ve 100 mg CoQ10’nun etkisini test ettiler. Başlangıçta katılımcılarda ortalama serum Koenzim Q10 konsantrasyonu 1.26 mg / L serum idi. İki aylık takviyeden sonra, katılımcıların serum CoQ10 konsantrasyonundaki ortalama artışları 30 mg doz için 0.55 mg / L ve 100 mg doz içinse 1.36 mg / L oldu. Sonuçta, günlük 30 mg’lık doz, ortalama serum CoQ10 düzeyini 1,81 mg / L’ye ve günlük 100 mg doz, ortalama serum CoQ10 düzeyini 2.62 mg / L’ye getirdi.

CoQ10 ile ilgili yapılan önemli çalışmalardan biri olan Q-Symbio çalışmasında, NYHA Sınıf III ya da IV kalp yetmezliği olan 420 hasta 2 yıl süresince CoQ10 ya da plasebo kullandı. Yapılan değerlendirmede CoQ10 grubunun kardiyovasküler ölümde %43’lük bir düşüşe sahip olduğu tesbit edilmiştir. İsveç’teki Linklöping Üniversite Hastanesi’ndeki Dr. Urban Alehage ve araştırmacılar, KiSel-10 klinik çalışmasında yaşlı popülasyonda CoQ10 (100 mg günlük) ve selenyum (200 mikrogram / gün) ile kombine bir uygulamanın kardiyovasküler mortalite ve kardiyak fonksiyon üzerindeki etkisini test etti. Uzun süreli CoQ10 ve selenyum desteği mortalite oranlarını anlamlı derecede düşürdü, kardiyak natriüretik peptid seviyelerini anlamlı derecede azalttı, ekokardiyogralarda anlamlı olarak daha iyi kardiyak skorlar ve plasebo grubundakilerle kıyaslandığında anlamlı olarak daha az sayıda hastaneye yatış tesbit edildi.

Tayvan Taichung’daki Chung Shan Tıp Üniversitesi’nden Dr. Lee ve ekibi, günde iki kez alınan 150 mg CoQ10 takviyesinin statin ilacı kullanan koroner arter hastalarında antioksidan enzim aktivitesi ve koronerdeki inflamasyon belirteçleri üzerine olan etkisini test ett. CoQ10 desteği plazma Q10 düzeylerini ve antioksidan enzimler süperoksit dismutaz, katalaz ve glutatyon peroksidaz seviyelerini anlamlı olarak arttırdı. Enflamatuar markör C-reaktif protein, tümör nekrozis faktör-α ve interlökin-6 seviyelerini de önemli ölçüde düşürdü. 1990’da Dr. Folkers ve Dr. Langsjoen, statin ilacı lovastatin tedavisinin CoQ10 düzeylerini azalttığını gösteren araştırma sonuçlarını bildirmişlerdir. Dr. Svend Aage Mortensen, CORONA çalışmasında günlük doz olarak 10 mg Rosuvastatin kullanımının plazma CoQ10 konsantrasyonunu % 39 azalttığını açıklamıştır.

İtalyan bilim adamları, NYHA sınıf III ya da IV olarak sınıflandırılan 641 hastayı kapsayan bir çalışmasının sonuçlarını yayınladılar. Hastalara, bir yıl süresince günlük doz olarak kg vücut ağırlığı başına 2 mg CoQ10 verildi. Araştırmacılar, standart tedaviye eklendiğinde, CoQ10’nun, daha az sayıda pulmoner ödem ve kardiyak astım, daha az ciddi komplikasyonlar ve daha az sayıda hastaneye yatma ile sonuçlandığını tesbit etmişlerdir. NYHA sınıf II ve III’te 2664 kalp yetmezliği olan hastanın katıldığı İtalyan çok merkezli ve en büyük klinik çalışmanın sonuçları 1993 yılında yayınlandı. Hastalara uygulanan standart tedaviye günlük doz olarak 50-150 mg CoQ10 ilave edildi. Hastaların çoğu (% 78’i) 100 mg / gün doz kullandı. Çalışmanın bitiminde, her 4 hastadan 3’ü, belirtilen semptomlardan bir ya da daha fazlasında düzelme gösterdi: siyanoz, ödem, pulmoner raller, çarpıntı,terleme, jugular reflü, vertigo. Hastaların % 54’ü en az üç semptomda iyileşme gösterdi.

Singh ve Chopra, akut miyokard infarktüsü geçirmiş olanlarda CoQ10’nun etkisini test eden çalışmanın sonuçlarını bildirdiler. 28 gün süresince, 73 katılımcıya günlük doz olarak 120 mg CoQ10 verilirken ve 71 hastaya plasebo verildi. CoQ10 kullananlarda anjina pektoris, total aritmiler ve sol ventrikül fonksiyonlarında anlamlı iyileşmeler tesbit edildi. Ayrıca CoQ10 uygulaması anlamlı derecede kardiyak ölüm ve ölümcül olmayan ikinci kalp krizi gibi daha düşük kardiyak durumlarla ilişkiliydi. Çalışmadan elde edilen sonuçlar CoQ10 ile yapılan tedavinin, semptomların başlangıcından sonraki 3 gün içinde yapılması halinde akut miyokard enfarktüsü geçirenlerde koruyucu etkiler sağlayabileceğini göstermektedir.

Bu madde suda çözünmediği için Coenzyme Q10’u çözündüren ve emilimini kolaylaştıran farklı formülasyonlarda üretilir. Bunlar genel olarak toz, tablet, softgel, yağ süspansiyon kapsülleri ve iki parçalı kapsüller formundadır. Bu ürünler kristalin CoQ10 tozu, yağ emülsiyonları, çözündürücüler ve nanopartikülat CoQ10 olarak satışa sunulmaktadır. Kısacası, Coenzyme Q10’un biyoyararlanımı, üretim yöntemine göre değişir. Biyoyararlanımın artan sıralaması şöyledir: toz, yağ emülsiyonlu, çözündürülmüş ve nanopartiküle. Ubiquinol kalp ve damarlar için normal CoQ10’dan (ubiquinone) daha etkilidir ve daha iyi absorbe edilir. Çeşitli çalışmalar, CoQ10’un Ubiquinol formunun kalp sağlığını desteklediğini göstermiştir. Ubiquinol’un kalp sağlığına yaptığı etkinin bir kısmı, kalbe güç sağlamak için gerekli olan hücresel enerjinin sağlanmasında önemli bir rol oynamasına dayanır. Araştırmalar ayrıca Ubiquinol desteğinin kalp sağlığı ile ilgili belirli kan belirteçlerinde olumlu gelişme sağladığını da göstermiştir.

---------

Yukarıda yeralan metin haber ve bilgi amaçlı hazırlanmış olup, hekimin uygulayacağı teşhis ve tedavisinin yerine geçmez. Herhangi bir tedavi sürecine başlamadan önce mutlaka sağlık uzmanının görüş ve onayı alınmalıdır.

Share on:

Yorum yapın

css.php