Yapay Tatlandırıcı Nedir ve Sağlık Açısından Ne Tür Etkilere Sahiptir?

Yaklaşık olarak şekerden 200 ila 300 kez daha tatlı olan yapay tatlandırıcılar, önceleri diabet hastalarının tatlandırma ihtiyacının giderilmesi amacıyla kullanılmasına rağmen, daha sonraları zayıflama ve diş çürüklerinin önlenmesi amacıyla da kullanılmaya başlanmıştır.

Yapay Tatlandırıcı Nedir?

Kısaca şeker tadı veren kimyasal bileşikler olarak tanımlanan yapay tatlandırıcıların maliyeti şekere nazaran oldukça düşük olması nedeniyle  gıda sektöründe kullanımı hızla yaygınlaşmıştır. 3 kg yapay tatlandırıcı 750 kg şekere denk gelmektedir.

Sükroz, Fruktoz, Sorbitol, Mannitol ve Ksilitol enerji içeren, Aspartam, Asesülfam-K, Sakarin ve Siklamat ise enerji içermeyen yapay tatlandırıcılardır. Siklamat şekerden 45 kat, aspartam 180 kat, sakarin 300 kat, suklaroz 600 kat ve aspartamın neotam olarak bilinen yeni bir türü ise 13.000 kat daha tatlıdır.

İthal edilen yapay tatlandırıcıların %5’i sağlık alanında %95 gibi ise gıda sektöründe kullanılmaktadır. Şekerleme, bisküvi, kahvaltı gevrekleri, çikolatalar, naneli şekerler, meyveli içecekler, düşük kalorili besinler, baklava, reçel, helva, sütlü tatlılar, konserve bezelyeler, gazlı içecekler, sakızlar, meyveli yoğurtlar, dondurmalar, diyabet ürünleri ve sporcu içecekleri yapay tatlandırıcı içeren bazı besinlerdir.

Türk Gıda Kodeksi tarafından hangi gıda maddesinde hangi oranda yapay tatlandırıcı kullanılacağı, belirlenmesine rağmen çok sayıda ürünün ambalajında yapay tatlandırıcı olduğu belirtilmekle birlikte, ne kadar kullanıldığı hakkında herhangi bilgi yer almamaktadır.

Araştırmalar

•Liverpool Üniversitesi araştırmacıları tarafından yapılan ve Daily Mail’de yayınlanan araştırmada; insan vücudunun kalorisiz yapay tatlandırıcılarla gerçek şekeri ayırt edemediği için bu tatlandırıcıların da aynı şeker gibi, glikozun emildiği bağırsaklardaki sensörleri harekete geçirerek şekerle aynı etkiyi gösterdiği belirtilmiştir. Fareler üzerinde yapılan deneyde yapay tatlandırıcıların da bağırsaklar tarafından şeker gibi algılandığını ve GLP-1 ve GIP hormonlarını salgılattığı gösterilmiştir. Bu hormonların artması yapay tatlandırıcıların bağırsaklardan şeker emilimini artırarak kilo artışına yol açabileceği tespiti yapılmıştır. Araştırmayı yürüten Prof. Shirazi-Beechey yapay tatlandırıcıların zayıflama konusunda işe yarayacağını düşünmediğini ifade etmiştir.

•Amerika’daki Purdue Üniversitesi’nde yapılan bir deneyde, normal şeker olan glikozla ve yapay tatlandırıcıyla beslenen fareler karşılaştırılmıştır. Sakarinli yoğurt yiyen farelerin, glikozla tatlandırılan yoğurt tüketen farelere göre daha çok kalori harcadıkları, daha fazla kilo aldıkları ve daha yüksek oranda yağ depoladıkları saptanmıştır.

•Tatlandırıcılar, vücut tarafından şeker gibi kabul edildiği için insülin salgılanmasına yol açar. İnsülin çevrede şeker bulamadığı için o kişide hipoglisemi ortaya çıkar. Hipoglisemi açlık yaratır ve daha fazla yeme ihtiyacı doğar. Bunun sonucu olarak da insülin direnci meydana gelir.

•İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Bölümü Metabolizma ve Beslenme Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ahmet Aydın’ın belirttiğine göre; %40 oranında sinirsel bir uyarıcı olan aspartik asit, %50 oranında fazla alındığında beyin için zararlı maddelere dönüşmekte ve ayrıca kanserojen etkiye de yol açmaktadır.

•İstanbul Üniversitesi’nden onkolog Yavuz Dizdar tarafından hazırlanan ve Sağlık Bakanlığı’na sunulan raporda nişasta bazlı şekerlerin diyabet ve pankreas kanserine yol açtığına dair bilimsel verilerin analizine yer verilmiştir. İngiltere, Fransa ve Hollanda gibi ülkeler nişasta bazlı şeker olarak da ifade edilen mısır şurubunun üretimini sıfırlamış, en büyük üretici konumunda olan ABD ise üretim kapasitesini azaltmıştır.

Sakarin

1879 yılında sentez edilen ilk yapay tatlandırıcı olan sakarin 1981 yılında kanserojen listesine alınmış daha sonra insanlarda kansere sebep olabileceğine dair kesin bir kanıta rastlanmadığı için , 2000 yılında Amerikan Toksikoloji programının kanserojen maddelerle ilgili raporundan çıkartılmıştır. Fakat yine aynı yıl sakarin içeren maddelere ilişkin uyarı ibaresi yazılması zorunluluğu getirilmiştir. Amerikan Kongresi, sakarin içeren besin maddelerinin etiketlerine, ‘Bu ürün laboratuvar hayvan deneklerinde kansere yol açtığına karar verilen sakarin içermektedir’ Bu ürünün kullanılması sağlığınıza zarar verebilir’ ibaresinin yazılmasını zorunlu kılmıştır.

Dünya Sağlık Örgütü yapay tatlandırıcıların hamilelerde kullanım dozunu  2,5 mg/kg/gün olarak belirtmesine rağmen daha sonra sakarinin epitel dokuda yapısal değişikliğe sebep olacağı ve anneden bebeğe geçip birikim yapacağı tespit edilerek hamilelerde kullanımı yasaklanmıştır.

Aspartam

Aspartamla ilgili birbiriyle çelişen araştırma sonuçları ve görüşler mevcuttur.

•Amerikan Kalp Birliği yaptığı bir açıklamada Sodyum Sakkarin’in, mesane kanserine yol açtığına dair önemli tespitler olduğunu, buna karşın aspartam ile ilgili yapılan çalışmalarda önemli yan etkilere rastlanmadığı belirtilmiştir. Ancak İngiltere’de yapılan araştırmalarda ise aspartam’ın kansorejen etkisinin olduğu iddia edilmiştir.

National Cancer Institute (Ulusal Kanser Enstitüsü), aspartam’ın kanserojen riskinin olmadığı yönünde açıklama yapmıştır. 2005 yılında İtalya’daki Ramazzini Enstitüsü tarafından yayınlanan araştırma raporunda ise aspartamın kansere neden olduğu açıklanmıştır. İnsanların alabileceği doza yakın miktarda aspartam verilen dişi kobaylarda lenf ve kan kanserine sebep olan tümörlerde belirgin artış tespit edilmiştir. Fakat Avrupa Gıda Güvenliği Kurumu (EFSA), Ramazzini Enstitüsü tarafından yapılan bu çalışmanın bilimsel temele dayanmadığını ve aspartam”ın rahatlıkla tüketilebileceğini belirtmiştir.

•Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi’de, aspartam’ın kanserojen bir etki taşımadığını belirtmektedir. Ancak Doktor Joseph Mercola, Amerikan Huffington Post internet sitesinde yayınlanan makalesinde, Amerikan Gıda ve İlaç Dairesinin ölçüt aldığı araştırma sonuçlarının tümünün aspartam üreticileri tarafından finanse edilen çalışmalara dayandığını ve bu yüzden FDA’nın aspartamın güvenliğiyle ilgili verdiği raporun kuşkular taşıdığını belirtmiştir. Bazı bilim adamları da, aspartam üreticileri tarafından finanse edilen 200 araştırmada bu maddenin zararsız olduğunun görüldüğü, fakat diğer araştırmaların %92’sinde ise aspartamın zararlı olduğu yönünde sonuç çıktığını ifade etmektedirler.

•1996 yılında Prof. Olney tarafından Journal of Neuoropathology and Experimental Neuroiogy adlı dergide yayınlanan makalede ABD ulusal Kanser Enstitüsü tarafından tutulan kanser istatistiklerinin incelendiği ve aspartam’ın 1981 ve 83 yıllarında kullanılmaya başlanmasından sonra beyin tümörlerinde beklenmedik bir artış görüldüğü ifade edilmiştir. Bir grup bilim adamı da bu iddiaların netliğe kavuşana kadar kullanımına izin verilmemesi yönünde görüş bildirmişlerdir. Fakat Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi’ne bağlı bir komisyon “başka çalışmalara gerek yoktur ve beyin kanseri riski minimumdur” şeklinde görüş beyan ederek bu ürüne kullanım izni vermiştir.

•Palm Beach Tıbbi Araştırmalar Enstitüsü Müdürü Dr. Hyman Roberts’ın belirttiğine göre, bazı yapay tatlandırıcılar bağımlılık oluşturmakta ve bırakılması durumunda bazı semptomlara neden olmaktadır. Dr. Roberts her 16 kişiden biri günlük beslenmesinden aspartam’ı çıkardığında migren, başağrısı, kol ve bacak ağrısı gibi sorunlar yaşadığını ifade etmiştir.

•Aspartamın vücutta metabolize edilmesi sonucu ortaya çıkan fenil alanin adlı aminoasit fenilketonüri hastaları için zararlıdır. Bebeğe zararlı olan ve sinir sistemine zarar vererek ağır zihinsel geriliğe yol açabileceğinden dolayı fenilketonüri hastalığı olan hamilelerin aspartam içeren ürünlerinden uzak durması gerekir. Aspartam’ın fenilketonuri’lı hastalarda 4-monoxigenaz enziminin olmaması nedeniyle kullanılması sakıncalı olacağından ambalajın üzerinde mutlaka bir uyarı ibaresinin yer alması gereklidir.

Siklamat

E952 kodlu yapay bir tatlandırıcı olan “sikmalik asit”,” siklamat” adıyla yapay tatlandırıcı olarak kullanılmaktadır. Bu maddenin sodyum ve kalsiyum tuzları ile asit formu, 1949’da Amerika gıda katkı maddesi olarak onaylanmış, fakat 1969 yılında yasaklanmıştır. Hayvanlar üzerinde yapılan deneylerde  siklamatların ve onun hidrolizi ile elde edilen siklohekzilamin maddesinin prostat kanserine yol açtığı ileri sürülmüştür.

---------

Yukarıda yeralan metin haber ve bilgi amaçlı hazırlanmış olup, hekimin uygulayacağı teşhis ve tedavisinin yerine geçmez. Herhangi bir tedavi sürecine başlamadan önce mutlaka sağlık uzmanının görüş ve onayı alınmalıdır.

Share on:

“Yapay Tatlandırıcı Nedir ve Sağlık Açısından Ne Tür Etkilere Sahiptir?” üzerine bir yorum

Yorum yapın

css.php