AHCC İmmün Sistemi Nasıl Etkiler?

Aktif Hektoz İlişkili Bileşik (AHCC), bazitli mantarlar familyasına ait türlü mantarların (vejetatif bölüm) miselyumundan yapılan patentli bir bileşiktir. AHCC’in eşsiz bileşiği ya da Aktif Hektoz İlişkili Bileşik, zengin bir polsakkaritler, (beta glukan 1.3 ve aktive hemiselülöz) glukoprotein, aminoasit ve mineral kaynağıdır. Shiitake de dahil olmak üzere, farklı çeşitlerdeki tıbbi mantarların enzimatik modifikasyonuyla üretilmiştir. AHCC’in moleküler ağırlığı azaldıkça absorbe etme yeteneği kolaylaşır.

AHCC’nin, özellikle NK hücre fonksiyonunu %300  ve fazlası arttırmak, T hücreleri, makrofaj ve sitokin aktivitelerini canlandırdığı belgelenmiştir. AHCC’in, sitokin savunma mekanizmasını canlandırma yoluyla, enflamatuar karşıtı etkileri de mevcuttur.

AHCC melez (hibrit) mantarlardan üretilir. 1989 yılında, Amino Up Chemical Co. Ltd.de, Faculty of Pharmaceutical Sciences Tokyo University’den Dr. Toshiko Okamoto tarafından araştırılmış ve geliştirilmiştir.

Japonya’da 1987’den uygulanan çeşitli klinik deneyler, AHCC’in bağışıklık sistemini desteklediğini göstermiştir. Hokkaido Üniversitesi, Kyorin Üniversitesi ve Teikyo Üniversitesi’nde araştırmalar yapılmış;  U.S. Colombia Üniversitesi, Kaliforniya Üniversitesi, Davis, Harvard Üniversitesi Faulkner Hastanesi ve Morehouse Tıp Okulu’nda yürütülen çalışmalarla desteklenmiştir.

AHCC İmmün Sistemi Nasıl Etkiler?

Aktif Hektoz İlişkili Bileşik (AHCC) adı verilen hibrit mantar ekstresi, bu sınıftaki bileşenlerin örneklerinden sadece bir tanesidir. AHCC, yaşlanma ve stresli yaşama bağlı ciddi hastalıkların önlenmesi ve tedavisinde başı çeken bağışıklık sisteminin hayati parçalarını aktive etmekte fazlasıyla etkili olduğunu kanıtlamıştır. Aktif Hektoz İlişkili Bileşik denilen hibrit mantar ekstresi üzerine yapılan bir araştırma, bileşenin, büyük olasılıkla ‘Biyolojik Yanıt Değiştiriciler‘ olarak bilinen sınıftan geldiğini göstermiştir. Bu sınıf, konak immün sistemini etkinleştirir ya da yeniler.

Sonraki çalışmalar, bileşenin bağışıklık sistemi destekleyicisi ve viral enfeksiyonların tedavi edicisi olarak ciddi bir potansiyele sahip olduğunu göstermiştir. Bu nitelikler, AHCC’in glukan içeriğinin, immün sistem aktivitesinin kilit unsurlarından biri olan dentrik hücrelerin üretimini canlandırmasının sonuçlarıdır. Bu hücreler, kandaki antijenleri filtre eder, lenfoid organları, immün karşılığı canlandıran sitokinler üretmesi için uyarır. Kan dolaşımında AHCC’in varlığı, dentrik hücrelerin üretimini canlandırmakla kalmaz, aynı zamanda genel etkinliği de arttırır.

İnsanlar üzerinde yapılan klinik çalışmalar, AHCC’in, doğal ve adaptif immün yanıtı değiştirdiğini göstermiştir.

• NK hücrelerinin aktivitelerini %300-800 arası yükselterek

• T hücrelerinin sayısını %200 e varan bir oranla çoğaltarak

• Sitokin üretimini çoğaltarak,

• Dendritik hücrelerin miktarını çoğaltarak

• Makrofaj sayısını çoğaltarak

 Bağışıklık Sisteminin Önemi

Bağışıklık sistemi ağırlıklı olarak beyaz kan hücrelerinden (akyuvarlar)  oluşur. Bu akyuvarların , özellikle işgalci tehditlere doğrudan direnç gösterecek şekilde tasarlanmış alt kategorileri de mevcuttur. Bunlar; makrofajlar, nötrofiller, doğal katil hücreler veya NK hücreleri, lenfokin aktive öldürücü hücreler (LAK), sitotoksik lenfosit ve T-helper hücreleridir. Normal zamanda, vücutta ortalama 2 milyar doğal katil hücre (NK cells) vardır ve bağışıklık savunmasının en ön safında yer alırlar.

İnsan bağışıklık sistemindeki akyuvarlar, 130’dan fazla alt kümeye sahiptir. Doğal katil hücreler (NK), kabaca akyuvarların %15’ini oluşturur. Onlar vücutta herhangi bir saldırı ile başa çıkabilmek adına ilk savunma hattını oluştururlar. Her bir NK hücre, kimyasal yokediciler olarak davranan çeşitli küçük granüller içerir. Bir kez  NK hücre kanser hücresini tanıdığında, kendini hücrenin dış zarına bağlar ve bu granülleri doğrudan hücrenin içine enjekte eder. Granüller kanser hücresini beş dakika içerisinde yok eder.  Zarar görmemiş NK  hücresi diğer kanser hücrelerine doğru ilerler ve aynı işlemi tekrar eder. Bağışıklık sistemi özellikle güçlü olduğunda, aktif öldürücü hücre genellikle aynı anda birden fazla kanserli ya da enfekte olmuş hücrelere saldırır.

Kişinin sağlıklı ya da hasta olduğunu belirleyen hücrelerin aktiviteleridir. NK hücreleri aktif oldukları sürece, her şey kontrol altındadır. Sadece, eğer NK hücreleri, işgalciyi tanıyamaz ya da yok edemezse ortada bir sorun var demektir. AIDS ya da kanser hastalarında, kurtulma şansını tahmin edebilmekteki temel kriter, öldürücü hücrelerin aktivasyonlarıdır.

Doktorlar, NK hücre fonksiyon testi denen test ile NK hücre aktivitesini test edebilirler. Hastadan bir kan örneği alınarak, canlı tümör hücrelerinin bulunduğu bir cam şişeye konur. 4 saat sonra, NK hücrelerin hangi oranda kanser hücresi öldürdüğünü anlayabilmek için bir sayım yapılır. Oranın yüksekliği, NK hücre aktivitesini belirler.

Bir çalışma, 42-57 yaş arası kanser hastalarını içermekteydi. Kanser tipleri ise, göğüs, servikal, prostat, lösemi, ve multipl miyelomdu. Çalışmanın başına tüm hastaların NK hücre aktivitesi düşüktü. Sadece iki hafta AHCC kullanımından sonra, NK hücre aktivitesi aşağıdaki gibi yükselmişti:

Göğüs karsikom %154-332,  servikal karsikom %100-275,  lösemi %100-240, prostat kanseri %174-385 ve multipl miyelom %100-537.

Araştırmalar

50 yaş ve üzeri yetişkinler ile yapılan ve  “Human Immunology” Aralık 2010 sayısında yayınlanan bir çalışma, AHCC’in; bağışıklıkta bütünleyici bir rol oynayan beyaz kan hücrelerinden T-lenfosit hücre üretimini çoğalttığını göstermiştir. Çalışmaya göre, AHCC, sağlıklı kişilerin bağışıklık sistemini geliştirdiği gibi, risk altında olanların da bağışıklık sistemini geliştiriyordu. Tam etki sağlanabilmesi için, en az 30 gün kullanılması gerektiği belirtilmiştir.

Timus bezi, bağışıklık sisteminin merkezi olan bir organdır. Timus Doku Dağılımı (timik apoptozis) bağışıklık sisteminin bozulmuş etkisinin göstergesidir. Japonya’daki Dokkyo University’ndeki araştırmacılar, farelerde, timus doku dağılımı oluşturacak bir ilaç kullandılar ve AHCC’nin timus bezindeki zararı engellediğini tespit ettiler. Araştırmacılar; AHCC mekanizmasının kimyasal taşıyıcıların dengelerinin düzenlenmesine olan etkisi, ya da oksidatif stres yüzünden oluşan hasarı engellemesi gibi sonuçlara varmışlardı. AHCC’nin timus bezini koruma etkisi oldukça aşikar olsa da, tam olarak açıklanabilir değildi.

Farklı türlerde kanser hastası olan 100.000’den fazla insan üzerindeki tedavilerden edinilen veriler, AHCC’nin, vakalarda %60 oranında yarar sağladığını göstermiştir. Kemoterapi, kemik iliği fonksiyonunu engelleyebilir; bu da yaşamsal bir tehdit oluşturmaktadır çünkü vücudun bağışıklık sistemi askerleri olan akyuvarlar kemik iliğinde oluşurlar. AHCC’nin kanser hastalarında akyuvar sayısını ,%30 oranında arttırdığı görülmüştür.

Kore’deki bir çalışma, AHCC ile yapılan oral terapinin kemoterapi gören hastalarda akyuvar sayısını büyük ölçüde yükselttiğini ortaya koymuştur.  Ortalama 6000’in altında olan akyuvar sayısı, 7 ay içerisinde, yaklaşık 8000’e çıkmıştı. Araştırmalar AHCC’nin aynı zamanda, kemoterapi gören hastaların iştahlarını geliştirme ve kilo almalarında da yardımcı olduğunu göstermiştir. Japonya ve Kore’deki klinik çalışmalar, AHCC’nin son safha kanser hastalarının sadece bulantı ve kusma halinde değil, genel olarak yaşam kalitelerini önemli ölçüde yükselttiğine işaret etmiştir.

Toxicology and Applied Pharmacology Temmuz 2007 sayısında, AHCC’nin  anti kanser ilaç olan cisplatin ile kombine edildiğinde ilacın yan etkilerinin azaldığını belirten bir çalışma yayınlandı. Yine, AHCC ve cisplatin alan hastalarda tümörlerinin boyut ve ağırlığının, sadece cisplatin alanlara oranla azalması, dikkatleri çekmişti.

Tayland’da araştımacılar, AHCC’nin ileri safhadaki karaciğer kanseri hastalarda kullanımı üzerine çalışmışlardı. 44 hasta randomize edildi ve biri günde 6 gr. AHCC kullanan, diğeri de plasebo alan kontrol grup olmak üzere ikiye ayrıldı. Hastalar ayda bir kez, yaşam kalitesi, karaciğer fonksiyonları ve bağışıklık sistemi etkinliğine ilişkin kan testleri, ve MRI için muayene edildiler. Bir buçuk ayın sonunda, kontrol grubun %50’si yaşamını yitirmişti. 3.5 ayın sonunda, kontrol grup tamamen ölmüş, AHCC grubunun 61.5’i hala yaşıyordu.

Japonya’daki Kansai Medical University tarafından yürütülen bir çalışmada, gastrik ve göğüs kanseri hastalarına 3 yıldan uzun bir sürede AHCC verildi. Sürenin sonunda, AHCC alan hastaların sağkalım oranları, aynı profile sahip hastalar arasındaki ortalama sağkalım oranları karşılaştırıldı. Araştırma, AHCC grup içindeki III. Ve IV safha hastalarının, takviyeden yararlanmamış hastalara oranla %40 daha yüksek kurtulma oranına sahip olduğunu gösterdi.

Japon araştırmacılar, University of California at Davis’den araştırmacılar ile birlikte, AHCC ve kanser engelleyici içeriğe sahip fermente soya fasülyesi isoflavonu olan GCP’nin (Geinstein Kombine Polisakkarit) kombine etkisi üzerine çalıştılar. Her iki madde de, doza bağlı olarak bir çok kanser hücre hattını inhibe ettiler. Her iki madde de kanser önleyici içeriğe sahipti ama kombine etki çok daha güçlüydü. Kombine maddelerin sinerjetik etkisi, kanser taşıyıcı fareler üzerinde gözlemlendi. Kanser hücre hattı bakımından, sadece AHCC ve GCP’nin engelleyici etkileri de gözlemlenmişti fakat, etki, AHCC + GCP grubunda çok daha belliydi. Tedavi durdurulduğunda ise, tümörün boyu hemen büyümeye başladı.

269 karaciğer kanserli hasta üzerinde AHCC uygulayarak yapılan bir çalışmada önemli bulgular elde edilmiştir. Ameliyatı takiben, hastaların yarısına AHCC verildi, yarısına ise verilmedi. 10 yıllık çalışmanın sonunda, kontrol grubuna %66.1 oranıyla, AHCC grubunun sadece %34.5’inde kanser nüksetti. Benzer şekilde, kontrol grubu üyelerinin % 46.8’i on yılın sonunda yaşamlarını kaybederken, AHCC grubunda ise bu sayı sadece % 20.42’ü oldu. AHCC’nin özellikle karaciğer, akciğer, mide, kolon, göğüs, tiroid, yumurtalık, testis, böbrek ve pankreas kanserlerinde etkili olabileceği belirtilmiştir.

Servikal displazi veya atipi gösteren şüpheli PAP smear’li kadınlar, başka bir tedavi olmaksızın sadece AHCC kullanmışlar ve normale dönmüşlerdi. Hatta, II ve III. Devre displazi gösteren PAP okumaları da normale dönmüştü. Bir çok farklı şikayetlerin iyileşme raporları, AHCC kullanan kliniklerde birikmeye devam etmektedir.

Araştırmacılara göre AHCC, kanser hastalarında, karaciğeri, kemoterapinin sitotoksik etkilerinden korumaktadır. AHCC ayrıca, siroz ya da karaciğer kanserine dönüşebilecek kronik viral hepatite karşı da karaciğeri koruyucu etki göstermektedir. Dr. Fred Pescatore, iki ay gibi kısa bir sürede günlük 3 gr. dozlar ile, hepatit C hastalarının viral yüklerinin 200.000’den 20.000’e düştüğünü rapor etmiştir.

Integrative and Complementary Medicineden Dr. Fred Pescatore’nın bir vaka çalışmasında, 47 yaşındaki bir erkek hasta; tedaviden önce, 2.498.200 virüs yüküne sahipken, 6 ay’lık AHCC tedavisinden sonra virüs yükü %80 azalma göstererek 499.600’e gerilemiştir. 64 yaşında, kadın Hepatit C hastası; sunumda, karaciğer enzimleri Gamma GT ve AST yüksek, WBC sayısı ise düşük. PCR testi yoluyla Hepatit C virüs RNA, 1.475.000 değerini gösteriyordu. Bölünmüş dozlarla 6 gr. AHCC verilmeye başlandı. Takip eden test sonuçlarına göre, Hepatit C virüs RNA düzeyi 4 ayda %88 oranında düşüş göstererek 167.000 olmuştur. (Joel S. Edman, D.Sc. Dr Fred Pescatore, MD)

AHCC, bağışıklık sistemi fonksiyonlarını geliştiren ve Hepatit C gibi enfeksiyonlarla savaşan seçimlerden birisidir‘, diyor Hepatit C Araştırmacısı Anna Rockenbaugh. Bilim adamları tam anlamıyla nasıl işlediğini bilemiyorlar, ama AHCC’in bir bağışıklık sistemini desteklediğini gösteren 80’den fazla çalışma mevcut.

Araştırmalarda Kullanılan Günlük Doz

Korunma amacıyla, sabah ve akşam olmak üzere 500’er mg. kapsül (günde 1 gr) alımı öneriliyor. Tedavi desteği olarak ise, 3 hafta boyunca günde 3 gr. (Sabah 2, öğlen 2 ve akşam 2).  3 haftadan sonra günde 1 grama düşürülüyor. (1 sabah, 1 akşam).  İlk 3 haftada yüksek doz alınması, öldürücü hücre aktivitesini yapılandırmak; daha sonra günde 1 gr. alımı ise, yükselmiş aktivite düzeyini korumak için öneriliyor.

Çalışmaların tümü, günde 3 gr’lık dozun 1 ya da 2 hafta içinde NK hücre aktivitesinde önemli artışa neden olduğunu göstermiştir. Günde 1 gr. kullanıldığında ise bu düzeye ancak 4 haftada ulaşılabileceği belirtiliyor. Bu yüzden uygun doz 3 gr. olarak belirlenmiştir. Doz, 1 gr. a çekildiğinde bile hücre aktivitesinin yükselmeye devam edeceği araştırmacılar tarafından ifade ediliyor.

Karşı Görüşün Düşünceleri

• Erken kanıtlar, AHCC alımının bağışıklık yanıtını geliştirebileceğini düşündürmektedir. Ancak, sonucun hangi temele oturtulacağı konusunda veriler yetersiz kaldığından, ileri tetkikler gerekmektedir.

• AHCC ’in, kemoterapi bağlantılı yan etkileri azalttığı ve anti-tümör etkileri çoğalttığı görülmüştür. Erken kanıtlar, AHCC takviyelerinin kanser hastalarında prognosis’i geliştirebileceğine işaret etmiştir. Ancak, kesin sonuca varmak için yeterli veri bulunmamaktadır. Daha çok araştırmaya gereksinim vardır.

• Bilinen alerji ve hassasiyetlerde AHCC ve bazitli mantarları kullanmaktan kaçınınız. Otoimmün hastaları ve immün sistemini etkileyen ilaçlar kullananların dikkatli olması gerekir.

---------

Yukarıda yeralan metin haber ve bilgi amaçlı hazırlanmış olup, hekimin uygulayacağı teşhis ve tedavisinin yerine geçmez. Herhangi bir tedavi sürecine başlamadan önce mutlaka sağlık uzmanının görüş ve onayı alınmalıdır.

Share on:

“AHCC İmmün Sistemi Nasıl Etkiler?” üzerine 3 yorum

  1. Propolis kullanın hem içerden hemde dışardan mantarlı hastalıklı yerlerede sürün

  2. merhaba benim sorunum kasıklarımda kaşıntı meydana geldi kremler fayda göstermedi tam manasıyla ilginiz için teşekürlerr

  3. merhaba ben yıllardır çekiyorum bu eziyeti kasıklarımda mantar var kremler tam manasıyla düzeltmiyor ben bu ilaçı nerde bulabilirim yardım lütfen iyi günler

Yorum yapın

css.php