Indole-3-Carbinol İle İlgili Araştırmalar

Indole-3-carbinol (I3C) sebzelerden elde edilen, göğüs kanserini önleme etkisi taşıyan, önemli bir bioaktif bileşendir. Brokolideki bir bileşik olan I3C, vücutta östrojen düzeyini düzeltiyor ve aynı zamanda, koruyucu enzimlerin düzeyini yükseltiyor gibi görünmektedir. İnsanlar üzerinde yapılmış küçük çalışmalar servikste, kanser öncesi büyümeyi önlediği, boğazda da papilloma denen büyümeyi önlediğini göstermiştir.

Diindolylmethane, ya da DIM, Indole-3-carbinol taşıyan besinlerin sindiriminde vücudun oluşturduğu bir bileşendir. DIM’ın tam anlamıyla kanserden nasıl koruduğu  ve tedavi ettiği bilinmemektedir, ancak, yeni kan damarlarının oluşumu olan anjiyogenezi baskıladığı düşünülmektedir.

Indol-3-carbinolün birden fazla etli mekanizmasının olduğu belirtiliyor. Hücre zarlarında kısmen ostrojen reseptör bölgelerini bloke ederek, alfa ve beta reseptör ekspresyonlarını normal düzeylere ulaştırarak, yüksek aktivasyonlu ostrojen formları ve yan ürünlerini daha güvenli bileşenlere dönüştürerek, diğer kanser büyütücü reseptör alanlarını bloke ederek ve doğrudan kanser hücrelerini öldürerek.

Araştırmalar

1990 yılından günümüze kadar, I3C ile göğüs, prostat, servikal ve hatta solunum yolu kanserleri ilişkisi üzerine, 60’dan fazla hakemli çalışma yapılmıştır.

Oregon Devlet Üniversitesi, Linus Pauling Enstitüsü’ndeki araştırmacılar, I3C’un doku üremesindeki anti-ostrojen etkisinin ostrojen kaynaklı göğüs kanseri riskini azalttığına inanmaktadırlar.

Servikal kanserli kadınlar üzerindeki küçük bir çift kör çalışmada, 200-400 mg Indole-3-carbinol takviyesi, 17 kadının sekizinde, kanserin erken dönemlerinde gerileme göstermiştir.

UCLA araştırmaları, I3C’un ostrojen reseptörü büyümesi-pozitif göğüs kanseri hücrelerini %90 oranında baskıladığını göstermektedir. Ayrıca, ostrojen reseptör-negatif hücrelerinde, I3C yeni hücrelerin büyümesini yaklaşık %50 oranında durdurmuştur.

Küçük bir klinik testte, günlük 108 mg’lık DIM takviyesi dozu, 30 gün içinde, göğüs kanseri geçmişine sahip menopoz sonrası kadınları üzerinde, 2OHE1’nin idrar yoluyla atılımını çoğaltmıştır.

2009 yılında The Journal of Cell Physiology’de yayımlanan bir laboratuar çalışması, DIM’ın kültürdeki prostat kanseri hücrelerinin büyümelerini durduğunu göstermiştir.

California-Berkeley Üniversitesi araştırmacıları, I3C’un, hayvan göğüs kanseri modeli üzerinde mitoz hücre bölünmesini durdurduğu ve daha sonrasında kanser sürecini bloke ettiğini görmüşlerdir.

Indiana Üniversitesi Tıp Okulu araştırmacılarınca idare edilen ve 2010 yılında Gynecological Oncology‘de yayınlanan bir başka çalışmaya göre; DIM, servikal kanserine karşı anti-kanser özellikler göstermiştir. Klinik testinde, 12 hafta boyunca, servikal kanserli kadınlar günlük, kiloları başına 2 mg. DIM kullanmışlar ve sonuç olarak, katılımcıların bir çoğunda  önemli gelişme görülmüştür. Katılımcıların %85inde, elektrocerrahi eksizyon diye bilinen ameliyat sürecine gereksinim duyulmadığı gözlenmiştir.

Mayıs 2002’de yapılan I3C araştırması; ilk kez; bu maddenin etkisinin kadın genital organları ve prostat hastalıklarının da üzerine çıkarak kolon kanserini de dahil edebileceğini göstermişti.

Kolon kanseri hücrelerinin üremeleri gözlemlendiğinde, I3C’un bu tümörlerdeki hücre çoğalmasını büyük ölçüde düşürdüğüne tanık olunmuştur.

1970’lerden beri bu yararlar tanınmış olsa da, Firestone, Bjeldanes ve UC Berkeley’deki diğer uzmanların çalışmaları ile mekanizma yeni keşfedilmiştir. “Kanımca bu bileşik ve türevlerinin gerçek kullanımı, onları, göğüs kanseri için tamoxifen; prostat için anti-androjen gibi tedavilerle birleştirmektir.” Diyor, UC Berkeley, Moleküler ve Hücre Biyolojisi Profesörü Dr. Gary Firestone. Toksikoloji Profesörü Dr. Leonard Bjeldanes’e göre, bu doğal ürünlerin spesifik hedeflerinin ne olduğunu anlamaya çalışmak, oldukça büyük bir buluştur.

Bir takım çalışmalar daha yüksek düzeylerin de uygun olduğunu göstermişse de, araştırmalarda genellikle 200-400 mg Indole-3-carbinol miktarı kullanılmıştır.

---------

Yukarıda yeralan metin haber ve bilgi amaçlı hazırlanmış olup, hekimin uygulayacağı teşhis ve tedavisinin yerine geçmez. Herhangi bir tedavi sürecine başlamadan önce mutlaka sağlık uzmanının görüş ve onayı alınmalıdır.

Share on:

Yorum yapın

css.php