Burun Tıkanıklığı Nedenleri ve Tedavisi

Burun, koku alma görevi yanısıra aynı zamanda solunum sisteminin başlangıcı, akciğerlerin giriş kapısıdır. Solunumla alınan hava burun içindeki kılcal damarlarla ısıtılıp nemlendirilir ve burun içindeki kıllar sayesinde tozlardan temizlendikten sonra akciğerlere girer. Eğer bu fonksiyon olmasaydı, dış havadaki her türlü toz ve mikrop akciğerlere girer, yeteri kadar sıcak ve nemli olmayan hava, akciğerlerin, boğazın ve solunum borucuklarının tahriş olmasına yol açardı.

Burun tıkanıklığına bazen bir kemik eğriliği bazen de burun eti şişmesi yol açabilir. Burun tıkanıklığı, uyku bozukluğundan, horlamaya, tat ve koku alma bozukluklarına kadar birçok soruna neden olur.

Burun Tıkanıklığı Nedenleri

• Burun ya da kemik eğriliği (septum deviasyonu) ve burun eti şişmeleri (konka) burun tıkanıklığına en fazla yol açan etkenlerdir. Kemik-kıkırdak eğrilikleri, burun içerisinde bulundukları yere ve eğriliğin boyutuna göre farklı derecelerde tıkanıklığa neden olurlar. Burun eti şişmesi, tek başına burun tıkanıklığına yol açacak kadar büyüyebileceği gibi bazen de burun eğrilikleriyle birlikte görülebilir.

• Hava kirliliği, alerji, burun spreyi bağımlılığı, sigara, alkol tüketimi ve atmosfer basıncı değişiklikleri gibi burun mukozasını şişiren, ödemini arttıran etkenler burun tıkanıklığına neden olur. Bilinçsizce kullanılan efedrinli burun spreyleri, burun etlerinde geriye dönüşümü olmayan hasarlara neden olduğu için bu tür ilaçların 3 günden fazla kullanılması oldukça zararlıdır.

• Burun etlerinin anatomik olarak büyük olması, geniz eti büyümesi, polip, sinüzit gibi faktörler de burun tıkanıklıklarının oluşumunda rol oynarlar. Burun estetik ameliyatları sonrasında görülen, burun kanatlarındaki çöküntü de burun tıkanılıklarına sebep olur.

Deviasyon, burun boşluğunu ikiye ayıran ve kemik ile kıkırdaktan oluşan bölmenin bir tarafa veya bazen her iki tarafa doğru eğilmesidir. Deviasyona doğumsal faktörler, doğum travmaları ve erişkin yaşlardaki çarpma ve darbeler yol açar. Kemik eğriliği, burun içinde bulunduğu bölgeye göre farklı derecelerde tıkanıklığa yol açar. Burun deliklerine yakın yerde bulunan bir eğrilik, giriş bölgesinin dar olması sebebiyle hastayı çok rahatsız edebilir. Aynı şiddetteki bir eğrilik daha gerideyse herhangi bir belirti vermeyip burun tıkanıklığına bile sebep olmayabilir. Fakat ileri derecede bir eğrilik, nerde olursa olsun genellikle solunumu engeller. Böyle bir durumda deviasyon ameliyatı gerekebilir.

Burun Tıkanıklığının Zararları

• Burnun tıkalı olması akciğerlere giren temiz hava ve oksijen miktarının azalmasına, burun içindeki kirliliklerin dışarı atılmasında sorunlara neden olur. Yeterince oksijen alınamaması baş ağrısına, çocuklarda zeka gelişiminin bozulmasına yol açar. Tıkanıklık nedeniyle ağızdan soluk alan kişide ağız ve boğaz kuruluğu oluşur. Bu kuruluk tahrişe ve mikropların yerleşmesine uygun bir zemin hazırlar. Ayrıca ağız kokusu ve kronik boğaz iltihapları görülür.

• Tıkanıklık sebebiyle sıvıyı dışarı atamayan burundaki akıntı, sinüslere girerek sinüzite, burnun arkasına akarak yutakta, gırtlakta ve akciğerlerde enfeksiyonlara, bazen de kalp hastalıklarına neden olabilir. Tıkanıklık aynı zamanda kulaktan boğazın arka bölümüne açılan kanalın tıkanmasına ve orta kulak iltihabına sebebiyet verebilir.

• Tıkanıklığın derecesine göre hasta ağzı açık uyur ve horlar. Tüm gece boyunca ağızdan solumaya bağlı, boğaz kuruluğu, ağız kokusu, dilde paslanma, tat duyusunda azalma, gıcık ve öksürük krizleri ortaya çıkar.

• Yeteri kadar hava solunamadığı için kalp üzerine fazla yük biner ve kalp fazla çalışır. Bu da uzun dönemde kalpte ritim bozukluklarına, kalp yetmezliğine ve yüksek tansiyona sebep olabilir.

• Çocuklarda uzun süre devam eden burun tıkanıklıkları, yüz kemiklerinin ve dişlerin gelişimini bozar. Ses kısıklığı, seste bozulma ve konuşma sorunlarına sebep olur ve genizden konuşma görülür.

• Burnu tıkalı bebeklerin ve çocukların devamlı ağızdan nefes almak zorunda kalmaları nedeniyle yüz yapısı bozulur. Gerekli önlem alınmadığı takdirde bebek ve çocukta zaman içerisinde ‘adenoit yüzü’ denilen özel bir yüz şekli oluşabilir. Böyle bir durumda ağız sürekli açık, üst çene öne doğru çıkık, damak yapısı daha kubbeli bir şekil alır ve devamlı ağzından salyalar akan bir görünüm ortaya çıkar. Bu durum, geniz eti büyümesine bağlı tıkanıklığın önemli olduğunu gösterir.

Geniz eti, çocuklarda genellikle tekrarlayan üst solunum yolu enfeksiyonları sebebiyle büyür. Burun solunumunu engelleyecek düzeye ulaştığında, burun fonksiyonlarının da bozulmasına neden olur. Burnun temizlenme mekanizması etkilendiği için, içeride alerjenlerin ve birikintilerin kalış süreleri uzar. Mukozanın değişen derecelerde gösterdiği alerjik yanıt artışı sebebiyle burun dokuları şişer. Geniz etinin neden olduğu tıkanıklığın yanısıra, gelişen mukoza şişmesi de burun tıkanıklığının daha da artmasına yol açar.

Burun Tıkanıklığı Tedavisi

• Endoskopik muayeneden sonra, kompüterize tomografi veya burun içi basıncını ölçen özel cihazlarla tıkanıklığının sebebi ve yeri saptanabilir.

• Alerjisi olan kişilerde, alerji ilaçlarıyla burun mukozasının şişkinliği azaltılarak hastanın nefes alıp vermesi sağlanır. Burun etlerinde mukozanın fazla olduğu ve ilaçla düzelmeyen durumlarda ise radyofrekans yöntemi uygulanabilir. Bu yöntemde, cihazdan çıkan radyofrekans enerjisini, iğne mukozaya ileterek uygulamayı takiben 2-3 hafta içerisinde mukozanın büzülmesini sağlar. Lokal anestezi altında, burun etlerine  15-20 dakika boyunca, 75-85 derecede, 500-700 jul radyofrekans dalgaları verilir. İkinci seans sonunda yaklaşık %80-90 başarı sağlanır. Çeşitli radyofrekans cihazları ile, hafif dereceli konka şişmeleri tek seansta küçültülebilir. Fakat orta ya da ileri derecedeki burun etlerinde kalıcı netice alınabilmesi için 3-4 kez uygulama yapmak gerekebilir.

• Sinüzit, polip, geniz eti gibi tedaviye yanıt vermeyen durumlarda ise endoskopik ameliyatlarla burun tıkanıklıkları giderilir.

---------

Yukarıda yeralan metin haber ve bilgi amaçlı hazırlanmış olup, hekimin uygulayacağı teşhis ve tedavisinin yerine geçmez. Herhangi bir tedavi sürecine başlamadan önce mutlaka sağlık uzmanının görüş ve onayı alınmalıdır.

Share on:

Yorum yapın

css.php