Sarı Nokta Hastalığı Nedir?

Sarı Nokta Hastalığı Nedir? Makula renk ve keskin görmenin gerçekleştiği alandır. İçinde sarı rengi veren pigmentler bulunduğu için sarı nokta olarak adlandırılır. 400-500 mikron çapındaki bu bölge görmenin en önemli kısmıdır. Milyonlarca göz hücresinin %90’ı burada bulunur. Çevresindeki üç milimetrelik bir bölüm ise gözün arkasındaki kenar kısımlara göre daha yüksek görme gücüne sahip bir alandır. Bu bölgelerde bir sorun oluşması halinde görmede ileri derecede kayıp meydana gelebiliyor.

Neden Olur?

• Hastalığın nedeni tam olarak bilinmiyor. Sarı nokta hastalığı için en önemli risk yaşın ilerlemesidir. Vitamin ve mineral eksikliği, sigara kullanımı, aşırı kilo, şeker hastalığı, hipertansiyon, yüksek kan kolesterol seviyesi ve güneş ışığına uzun süreli maruz kalma gibi faktörler de hastalığın görülme riskini artırmaktadır. Ayrıca, yüksek miyobu ve doğumsal retina hastalığı olanlarda da sıkça görülür.

• Harvard Tıp Fakültesi ve Harvard Halk Sağlığı Okulu tarafından yapılan araştırma, sağlıklı beslenen, sigara içmeyen, alkol kullanmayan ve vücut yapısına uygun kiloya sahip kişilerin bu hastalığa yakalanma risklerinin daha az olduğunu göstermiştir.

• Nature adlı dergide yayınlanan araştırmaya göre, DICER1 adlı bir enzimin salgılanmaması makula dejenerasyonuna neden olmaktadır. Araştırmacılar, hastalığın “kuru formu”nu çeken kişilerde  DICER1 adlı enzimin diğerlerine göre daha az aktif olduğunu saptamışlardır. Farelerde bu enzimin salgılanması genetik olarak durdurulduğunda, retina hücrelerinin harap olduğu görülmüştür. Araştırmalarda ayrıca DICER1’in Alu RNA adlı küçük genetik maddeleri yok ettiği tespit edilmiştir. Uzmanlar, DICER1 enzimi olmayınca Alu RNA maddelerin biriktiğini ve bir tür zehir etkisi yaparak retina tabakasını öldürdüğünü belirtmişlerdir.

Sarı Nokta Belirtileri

Sarı nokta hastalığında görme kaybının ilk belirtileri, bakılan noktanın ortasında koyu karanlık bir gölge olması, düz çizgilerde bükülmeler görülmesi, renklerin daha soluk olması, okurken sayfadaki harflerin bozulmasıdır. İleri dönemde hastaların merkezi görmeleri etkilenir. Baktıkları yerin orta kısımlarında karanlık bir leke meydana gelir. Bu leke zamanla büyüyerek okuma, araba kullanma gibi fonksiyonlar önemli ölçüde etkilenir ve  tam görlük gelişebilir.

Çeşitleri

Sarı nokta hastalığının ıslak ve kuru olarak iki tipi vardır. Kuru tip, ıslak tipe göre daha çok görülse de ıslak tip daha hızlı ilerleyip daha çok görme kaybına neden olmaktadır.

Kuru tip, kanama, sıvı birikimi ya da yeni oluşmuş damar bulundurmaz. Kuru tipte, retina tabakasında ‘drusen’ denilen metabolik ürünlerin birikimiyle ilk lezyonlar ortaya çıkar. Kuru tip gelişen hastalarda görme düzeyi biraz azalabilir ancak belirgin kayıp ve körlük gelişmez. Kuru tip vakalarının bir bölümünde ise ilerleyici hücre hasarına bağlı ciddi görme azalması gelişebilir ya da yaş tipe dönüşüm olabilir.

Yaş tipte ise kanama, yeni oluşmuş zararlı damar ağı vardır. Retina tabakası altında anormal bir damar yumağı meydana gelir. Daha sonra bu damar yumağı, retina tabakasının içine doğru ilerler ve ağ tabakada doku kalınlaşması ve kanamaya yol açar.  Bu tipte belirgin görme kayıpları ve körlük gelişebilir.

Sarı Nokta Hastalığı Tedavisi

• Islak tipin tedavisinde kullanılan fotodinamik lazerle hastalığı durdurup ilerlemesini önlemek amaçlanır. Bu tedavi yönteminde özel bileşimde bir ilaç damaryolundan verilir ve sarı noktaya lazer uygulanır. Kuru tipin koruyucu tedavisinde ise doktor gözetiminde yüksek doz A, C, E vitaminleri ve çinko verilir. A, C, E vitaminleri ve çinko kombinasyonun kuru tipten yaş tipe dönüşüm sıklığını azalttığı rapor edilmiştir.

• Hastalığın kuru tipinde Rheopheresis denilen tedavi de uygulanmaktadır. Bu yöntemde hastanın kol damarına kataterle girilir ve plasmapheopheresis denilen makinaya bağlanır. Koldan alınan kanın  plazması ayrıştırılır, kanın içindeki yüksek molekül ağırlıklı proteinler ve yağlar filtre edilir. Bu şekilde kanın akışkanlığı artırılır, retina ve vücudun diğer dokularındaki ince damarlar daha fazla kanla beslenebilir. Retinadaki kan dolaşımının artması, hastalığın ilerlemesini durdurur.

• Uzmanlar, Omega 3, lutein ve antioksidanların hastalığın ilerlemesini önleyici etki gösterdiğini belirtiyorlar. Lutein adlı madde ıspanak, brokoli gibi yeşil sebzelerde ve sarı renkli meyvelerde; Omega 3 ise somon ve morina gibi balıklarda bulunur. Ancak bunların konsantrasyonu düşük olduğu için beslenmeyle alınması kolay değildir. Örneğin yeteri kadar lutein almak için günlük 45-50 tane yumurta yenmesi gerekir. Bu yüzen bu tür maddelerin mikronutrisyon ürünleriyle alımı öneriliyor. Ayrıca, C ve E vitaminlerinin birlikte alınması, özellikle retinanın görme merkezi gibi davranan makula bölgesinde yaştan kaynaklanan bozulmaların ilerlemesini yavaşlatabilir.

Lutein göz sağlığı için oldukça önemli bir maddedir. Makuler pigment olarak da bilinen bu madde, makulanın bir ışık süzme ve antioksidan koruma sistemini oluşturmaktadır. Lutein’in retinada  yoğun bir düzeyde bulunması araştırmacıların dikkatini çekmiş ve yapılan araştırmalarda lutein içeren besinleri yeterli miktarda tüketen kişilerin görme bozukluklarının, tüketmeyenlere oranla daha az olduğu saptanmıştır.

• Retina hücreleri Omega-3-Yağ asitleri (EPA ve DHA) içeren fosfolipit adındaki yapılardan oluştuğu için omega 3 takviyeleri de göz sağlığının korunmasında önem taşır.

• Archives of Ophthalmology dergisinde yayınlanan bir araştırmaya göre; yüksek oranda lutein ve zaeksantin alımı, sarı nokta hastalığını %35 oranında azaltmıştır. Yine aynı araştırma, Omega- 3’ün, hastalığın erken ve ilerleyen dönemlerinde etkili olduğunu göstermiştir. Araştırmaya göre, Omega-3, sarı nokta hastalığını yavaşlatmakta bazen de tamamen durdurabilmektedir.

• Harvard Üniversitesi’nde yapılan araştırma ise, omega-3 içeren besinlerin yaşa bağlı sarı nokta hastalığına yakalanma riskini %42 azalttığını göstermiştir.

• Ozon tedavisi makula dejenerasyonda görülen oksidatif hasarı önleyebilir. Ozon tedavisi, bu oksijen radikallerini süpüren birçok enzimin  aktivitelerini artırmak yoluyla, makulada harabiyete yol açan oksidatif stresi azaltır. İtalya’da yapılan çalışmalar kuru tip makula dejenerasyonu olan kişilerin %70’inin  Ozon tedavisinden faydalandığını göstermiştir.

• Gülhane Askeri Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Ana Bilim Dalı’nda geliştirilen ve sarı kantaron bitkisinin kullanıldığı tedaviyle, sarı nokta hastalığı büyük oranda durdurulmuştur. Prof. Dr. Güngör Sobacı tarafından geliştirilen yöntemde, sarı kantaron bitkisi hastalara ağız veya damar yoluyla verilmiş; ağız yoluyla alanların %64’ünde, damardan tedavi görenlerin ise %87’sinde körlük engellenmiştir. Bu yöntemde, ilacın verilmesinden 6 saat sonra hastanın gözündeki sarı noktada oluşan damarlar lazerle kurutulur. Hasta 3 ayda bir kontrol edilir ve bu süre içinde günde üç defa ilacı almaya devam eder.

---------

Yukarıda yeralan metin haber ve bilgi amaçlı hazırlanmış olup, hekimin uygulayacağı teşhis ve tedavisinin yerine geçmez. Herhangi bir tedavi sürecine başlamadan önce mutlaka sağlık uzmanının görüş ve onayı alınmalıdır.

Share on:

“Sarı Nokta Hastalığı Nedir?” üzerine bir yorum

Yorum yapın

css.php