Botanik adı Ribes nigrum olan Siyah Frenk Üzümü Orta ve Kuzey Avrupa ve Kuzey Asya’da yetişen bir Ribes meyvesi türüdür. Meyve ve yapraklarında bulunan bileşikler terapötik olarak etkili maddeler olarak bilinir. Frenk üzümü meyveleri antioksidan, antiviral, antimikrobiyal ve antibakteriyel etkilere sahip polifenolik maddeler içerir. Frenk üzümü yapraklarındaki quercetin türevleri antienflamatuar, antiviral, antimikrobiyal, antiseptik ve antioksidan etkileri dahil olmak üzere çeşitli etkilere sahiptir.
Siyah Frenk Üzümünün Sağlık Yararları
Siyah frenk üzümü suyunda yeralan bileşenlerin kardiyovasküler rahatsızlıkların azaltılması, antiinflamatuar, immünomodülatör ve antimikrobiyal etki gibi sağlığı destekleyici çeşitli özelliklere sahip olduğu tesbit edilmiştir.
Doğal C Vitamini Kaynağı
iyi bir C vitamini kaynağıdır. 100 gr meyve günlük tavsiye edilen C vitamini değerinin % 300’ünden fazlasını sağlar. C vitamini, serbest radikalleri engelleyen antioksidan etkiye sahiptir.
Antioksidan Etki
Siyah frenk üzümü yüksek miktarda antosiyanin (250 mg / 100 g taze meyve) içerir ve 15’e kadar benzersiz tür içerdiğini gösteren araştırmalar mevcuttur. Antosiyaninler serbest radikalleri etkisiz hale getiren antioksidanlar olarak çalışırlar. Çalışmalar antosiyaninlerin kalp sağlığı, kanser ve diyabet gibi hastalıklarda olumlu rol oynayabileceğini göstermiştir. Serbest radikal süpürme aktiviteleri için araştırılan 9 farklı meyve ekstresi arasında Siyah frenk üzümü ekstresi en etkili ikinci meyve ekstresi olmuştur.
Antikanser Aktivite
“Journal of Medicinal Food“da bildirilen bir çalışma siyah frenk üzümü ekstresinin, mide ve yemek borusu kanseri hücrelerinin öldürülmesinde rol oynayabileceğini göstermiştir. Bir in vitro deneyde, 20 mg / mL’lik siyah frenk üzümü HT-29 kolon kanseri hücrelerinin büyümesini (% 20 azalma) inhibe etmiştir. “Northeastern Ohio Universities College of Medicine and Pharmacy” tarafından yürütülen bir test tüpü deneyinde ise, siyah frenk üzümü ekstresi karaciğer kanseri hücrelerinin çoğalmasını inhibe etmiştir. Kaynak
Antiviral ve Anti-bakteriyel Etkileri
Japonya’da yapılan 2012’de “Microbiology and Immunology “de bildirilen bir 2012 çalışma % 1’den daha az miktarda siyah Frenk üzümü ekstresi RSV, IFV-A ve -B ve HSV-1’in % 50’nin üzerinde replikasyonunu inhibe etti ve % 10’u ise, bu virüslerin hücre yüzeyine % 95’in üzerinde adsorpsiyonunu inhibe etti.
Anti-viral and anti-bacterial activities of an extract of blackcurrants
Diğer bir çalışmada Japonya’da Kurokarin olarak bilinen bir frenk üzümü ekstresinin anti-herpesvirüs aktivitesine sahip olduğu saptanmıştır. Anti-herpesvirus activity
Sindirim Sisteminin Sağlıklı Çalışmasını Destekler
Araştırmalar siyah frenk üzümüne karakteristik renklerini veren doğal bileşikler olan antosiyaninlerin, bağırsaktaki sağlıklı bakteri (Bifidobacterium) düzeylerinin artmasına yardımcı olduğunu ve sindirim sisteminin sağlıklı sürdürülmesini desteklediğini göstermiştir. “İskoçya’daki James Hutton Enstitüsü’nden Profesör Derek Stewart şöyle demiştir: “Yeni araştırmalar, frenk üzümü suyu kullanımının bağırsak iltihabında bir azalma ve bağırsaktaki Bifidobacterium düzeylerinde bir artış ile bağlantılı olduğunu doğrulamaktadır. Dahası, araştırmalar artık frenk üzümündeki antosiyaninlerin mide ve yemek borusu kanserleri üzerinde “tümör karşıtı” bir etkisi olduğu düşüncesini desteklemektedir.”
Glokom Tedavisi İçin Umut Verici
Japonya’daki Sapporo Tıp Üniversitesi Tıp Fakültesi tarafından yapılan, 24 aylık bir çalışma, siyah frenk üzümündeki antosiyaninlerin, glokom hastalarında görme kaybını azaltmaya ve gözlere kan akışını iyileştirmeye yardım ettiğini göstermiştir. Kaynak
Vasküler İnflamasyonun Azaltılması
2009’da gerçekleştirilen bir çalışmada Periferik arter hastalığı olan katılımcılar günlük olarak 250 ml siyah frenk üzümü suyu ve 250 ml portakal suyu içtiler. Dört haftalık çalışma süresi sonucunda vasküler inflamasyonun göstergeleri olan C-reaktif proteininde % 11, fibrinogen ise 3%’lük azalma tesbit edilmiştir.
Yukarıda yeralan metin haber ve bilgi amaçlı hazırlanmış olup, hekimin uygulayacağı teşhis ve tedavisinin yerine geçmez. Herhangi bir tedavi sürecine başlamadan önce mutlaka sağlık uzmanının görüş ve onayı alınmalıdır.
