Andrographis Paniculata ve Soğuk Algınlığı

Soğuk Algınlığına Ne İyi Gelir? Son yıllarda, andrographis paniculata; Amerika ve İskandinav ülkelerinde, soğuk algınlığından korunma ve tedavisi yüzünden oldukça popüler olmaya başlamıştır. Diğer adı, “Hint Ekinezyası”dır. 1919’daki küresel grip salgını; bir çok ülkede milyonların ölümüne yol açan, dünya tarihinin patlak veren en yıkıcı enfeksiyon salgınlarından birisiydi. Ancak, Hindistan’da andrographisin koruyucu yararları ölümcül virüse karşı etkili olmuştur.

Ayurvedik tıp uygulayıcıları, boğaz ağrısından, gribe, göğüs enfeksiyonları ve karaciğer sorunlarına kadar bir çok rahatsızlıkta andrographisi kullanırlar. Çin’de, öncelikle kan pıhtılaşmasını önlemek için kullanılır.

Soğuk Algınlığı ve Andrographis Paniculata

Son dönemde, İskandinav Ülkelerinde, soğuk algınlığı tedavisinde, özel bir andrographis ekstresi (eleutherococcus ile kombine) fazlasıyla ilgi görmüştür. Phytomedicine adlı derginin 2002 ekim sayısında yer alan araştırmaya göre; andrographis ve sibirya ginseng kombinasyonunu kullanan hastalar plasebo grubuna göre belirgin bir iyileşme göstermişlerdir. Baş ağrısı, boğaz ağrısı, burun tıkanıklığı gibi sinüzit belirtilerinde azalma olmuştur. Uygun kanıtlar bize, bu ekstrenin soğuk algınlığının şiddetini azaltabileceğini söylemektedir.

2004’de yayınlanan bir meta-analizde, akut solunum enfeksiyonları tedavisinde özel andrographis ekstresi kullanımını değerlendiren 896 katılımcının olduğu 7  çift kör, kontrollü deney incelenmiştir. Kombine sonuçlarda, semptonları azaltmada, andrographis ekstresinin plasebodan daha etkili olduğu görülmüştür. Andrographisin değişik bir formülü, asetaminofen ile karşılaştırıldı. Boğaz ağrısı ve ateşli 152 yetişkin katılımcı 7 gün boyunca, 3-6 gr andrographis dozu, ya da asetaminofen aldılar. 6 gr.lık yüksek andrographen dozu ateş ve boğaz ağrısı semptomlarını asetaminofen kadar düşürmüştü, ama 3 gr.lık düşük doz etkin değildi.

Karaciğer Sağlığı

Indian Journal of Medical Research” de 1990’da yayınlanan laboratuar ve kobay üzerindeki çalışmalar, andrographisin karaciğeri; Hepatit B virüsüne karşı, parasetamol ve galaktosaminin de tipik olarak göstereceği toksik etkiye karşı koruduğunu göstermiştir. 2001 yılı ‘Original Internist‘ makale notlarında, karaciğer toksitli fareler üzerinde, andrographisin milk thistle‘den daha fazla koruma sağladığı belirtilmiştir.

Anti-HIV

Society for Experimental Biology and Medicine’da yayınlanmış, University of California’da RS Chang tarafından yürütülen çalışmalarda; bu bitkinin HIV’ye karşı bir çok yolla etkili olduğu görülmüştür. University of Michigan Health System; bir çalışmada; andrographisin önemli biri bileşeni olan andrografolitin, HIV enfeksiyonu olan insanlarda viral yükünü düşürdüğünü söylemiştir.

Bağışıklık Sistemi

Andrographis paniculata, nadir bir bitki kimyasalı olan andrografolit içerir, bu madde, sitotoksik T lenfosit denen ve kanserle savaşan hücre konsantrasyonlarını büyük ölçüde arttırır. Bu lenfositler kan dolaşımında dolaşarak, karşılaştıkları her kanserojen hücreye saldırırlar. Andrographisin, bu hücrelerin aktivitelerini canlandırmak gibi bir yeteneği olduğundan, bu durum; vücudun hastalığa karşı daha korunaklı olması anlamını taşır. Mide, cilt, prostat ve göğüs kanseri test tüpü çalışmalarında pozitif sonuçlar alınmıştır. “Chinese Journal of Chinese Materia Medica“da, 2007 yılında yayınlanan bir çalışmada, araştırmacılar; andrographisin sağlıksız kanser hücrelerinin hücre döngülerini parçalayarak ölümüne yardımcı olduğunu ve kanserle savaşan lenfositleri arttırdığını tespit etmişlerdir.

Genel Kullanım Dozu

Andrographisin tipik dozu 10 güne kadar günde iki kez 400 mg.dır. Genellikle içerdiği andrografolite bağlı olarak standartize edilmiştir, bu da tipik olarak %4-6 arasındadır.

Yan Etkileri var mı?

Hamilelik süresince kullanılmaz. Andrographis, safra kesesi uyarmalarını çoğaltacağından, tıbbi gözetim altında olmadıkça safra kesesi sorunları olan insanların kullanmamasında fayda vardır.

---------

Yukarıda yeralan metin haber ve bilgi amaçlı hazırlanmış olup, hekimin uygulayacağı teşhis ve tedavisinin yerine geçmez. Herhangi bir tedavi sürecine başlamadan önce mutlaka sağlık uzmanının görüş ve onayı alınmalıdır.

Share on:

Yorum yapın

css.php