Çin’de m.ö 3000 yılında keşfedilen yeşil çay bin yıl önce Budist rahipler tarafından Çin’den Japonya’ya getirildi. 1211 yılında bir Japon Zen rahibi olan Yeisai, çay yaprakları, çay için üretim süreçleri ve farmakolojik etkileri toplama metodolojisinin kullanıldığı “Kitcha-Yojoki” (Çay ve Sağlık Teşviki) adlı kitabı yazdı. Eski dönemlerde Çin’de yalnızca yeşil çay kullanılıyordu. Daha sonraları yeşil çayın yarı fermente edilmesiyle Oolong çayı ve tam fermente edilmesiyle siyah çay üretilmiştir. Antioksidan özelliği olan polifenoller yeşil çayda daha fazladır. Siyah çay işlemden geçirildiği için, faydalı antioksidanlar olan flavonoidlerin etkisi 90’a varan oranlarda azalıyor.
Yeşil çayın yararlı etkilerinin çoğu içeriğindeki kateşin ve özellikle epigallocatechin-3-gallate’den (EGCG) kaynaklanmaktadır. Kateşinler, hücre hasarını önlemeye yardımcı olan güçlü ve doğal antioksidanlardır. Bu doğal maddeler yaşlanma ve her çeşit hastalıkta rol oynayan serbest radikallerin oluşumunu azaltabilir, hücreleri ve molekülleri hasara karşı koruma sağlar. Son zamanlarda yeşil çayın tıbbi potansiyeline ilişkin antioksidatif, kardiyovasküler rahatsızlıklar ve kanser, anti-enflamatuar, antiartritik, antianjiyogenik, antiviral, antibakteriyel ve nöroprotektif etkileri üzerine araştırmalar yapılmaktadır. Yeşil çay kullanımının özofagus, ağız, akciğer, kolon, mide, ince bağırsak, böbrek, pankreas ve meme bezleri gibi çeşitli kanser türünün önlenmesine etkisinin olduğu düşünülmektedir. Bu etkileri polifenollerin varlığına atfedilmiştir.
“National Cancer Institute’e göre, polifenollerin, laboratuar ve hayvan deneylerinde tümör büyümesini azalttığı ve ultraviyole UVB radyasyonunun yol açtığı hasara karşı koruyabileceği gösterilmiştir. Çaydaki polifenollerin tümör hücresi proliferasyonunu inhibe ettiği ve laboratuvar ve hayvan deneylerinde apoptosisi indüklediği gösterilmiştir. Diğer laboratuvar ve hayvan deneylerinde, çaydaki kateşinlerin anjiyogenez ve tümör hücresi invazivliğini inhibe ettiği gösterilmiştir. Yeşil çayın, glutatyon S-transferaz ve kinon redüktaz gibi detoksifikasyon enzimlerini aktive ettiği, bunun da tümör gelişmesine koruyucu etki sağladığını göstermiştir. İn vitro bulgular, 30 mcg / mL EGCG ve EGC konsantrasyonlarının, normal insan kolon mukozası ve kolon kanserlerinde lipoksijenaz bağımlı araşidonik asit metabolizmasını % 30-75 oranında inhibe ettiğini göstermektedir.
İnsan Beslenmesinde doktora sonrası araştırma görevlisi olan Pon Velayutham Anandh verdiği bir demeçte: “Yeni araştırmalar yeşil çayın kanser, kardiyovasküler hastalık, ağız sağlığı, diyabet ve diyabetik komplikasyonlar üzerinde olumlu sağlık etkilerine sahip olduğunu göstermektedir. Aynı zamanda antibakteriyel etkisi, antiviral etkisi antihipertansif etkisi ve nöroprotektif etkisi de rapor edilmiştir” demiştir.
Yeşil çayın tıbbi etkileri, kateşinlerin reaktif oksijen türlerini süpürme ya da metal iyonları ile şelatlama özellikleri dahil olmak üzere anti-oksidan etkilerine atfedilir. (Kashima, 1999). Kateşinlerin antioksidan etkileri yanında anti-inflamatuar, anti-diyabetik ve anti-bakteriyel özellikleri de rapor edilmiştir. (Zaveri, 2006). Kateşinlerin, antioksidan vitaminler ve enzimler ile birlikte, toplam antioksidan savunma sistemini destekleyerek hastalıklara karşı koruma sağlayabileceği belirtilmektedir. İn vivo deneyler yeşil çaydaki kateşinlerinin toplam plazma antioksidan aktivitesini yükselttiğini göstermiştir. Ayrıca yeşilçay ekstreleri serumdaki süperoksit dismutaz aktivitesini ve aortta katalaz ekspresyonunu artırır; bu enzimler, reaktif oksijen türlerine karşı hücresel korumada görev alırlar. Bir Japon çalışmasında, günde 5 bardak yeşil çay içmeye eşdeğer bir kateşin özü almanın sağlıklı yetişkinlerin plazma antioksidan kapasitesini artırdığı tesbit edilmiştir.
Yeşil çaydaki EGCG (epigallokatekin-3-gallat), antidiyabetik etkilere sahiptir. Yeşil çay ekstrelerinin, tip II diabetes mellitus’un deneysel modellerinde glikoz metabolizmasını olumlu bir biçimde değiştirdiği gösterilmiştir. “Mutagenesis” de bildirilen bir çalışmaya göre, günde iki bardak yeşil çay içimi, DNA hasarını önemli oranda azalmasını sağlayabilir. Çalışmada Tip II diyabetli kişilerin 12 hafta süresince günlük 2 fincan yeşil çay tüketimi DNA hücrelerini önemli ölçüde hasarlardan koruduğunu göstermiştir. “Current Medicinal Chemistry” tarafından yapılan bir çalışma, yeşil çayın düzenli kullanımının tip II diyabette düzelme sağladığını gösterdi. Bunun sebebi yeşil çayın vücudun insüline olan duyarlılığını artırması ve kan şekeri seviyesini azaltması.
Yeşil çay kullanımı hipertansiyonun ana sebepleri arasında yer alan anjiyotensin dönüştürücü enzimin etkilerini hafifletebilir. Bu da kalp krizi ve inme riskini azaltabilir. “European Journal of Cardiovascular Prevention and Rehabilitation“da yayınlanan bir çalışmaya göre, bir bardak yeşil çay içildikten sonra 30 dakika içinde omuzlardan bileklere giden damarları % 4 oranında genişleterek, kanın pıhtılaşma riskinde azalma sağlıyor. Çalışmayı yürüten Dr. Nicholas Aleksopulos, omuzdan bileğe uzanan ve vücuttaki kan akışının bir göstergesi olan brakiyal damarların, bazı sıvılar alındığındaki durumunu ultrasonla inceledi ve katılımcıların yeşil çayı içmelerinden sonra damarların %4 oranında genişlediğini tesbit etti. Damarların genişlemesi ise endotelyumun daha iyi çalışmasını sağlıyor.
Yukarıda yeralan metin haber ve bilgi amaçlı hazırlanmış olup, hekimin uygulayacağı teşhis ve tedavisinin yerine geçmez. Herhangi bir tedavi sürecine başlamadan önce mutlaka sağlık uzmanının görüş ve onayı alınmalıdır.