Ozon Tedavisi Nedir?

Ozon, yüksek ölçüde reaktif olan oksijenin harekete geçirilmiş formudur. Bizim soluduğumuz oksijen, aslında birbirine bağlanmış iki oksijen molekülünden oluşur. Ozon ise, tıbbi oksijen ve elektrik enerjisi sağlayan bir makine ile sağlanır. Gerçekte ozon, birbirine bağlanmış üç oksijen molekülü demektir.

Ozon Tedavisini Savunanların Görüşleri

Ozon tedavisi, hem dolaşımı geliştiren, hem de, oksijenin dokular tarafından kullanımını iyileştiren, basit ve doğal bir tıbbi işlemdir. Ozon, kanın yoğunluğunu azaltarak ve akışkanlığı kolaylaştırır böylece dolaşım geliştirilir. Dilatasyonu canlandırır, arter duvarlarının ferahlamasını sağlar. Bu, yağlar (aterom) yüzünden oluşan blokajların açılmasına sebep olur.

Ozon TedavisiOzon tedavisi yeni bir tedavi değildir. 100 yıldan fazladır Almanlar tarafından bulunmuş ve kullanılmıştır. Almanya, İtalya, Fransa ve Rusya, terapiyi legalize etmiş ülkelerdendir. Ozonun keşfi ve isimlendirilmesi, 1840 yılında, Christian Friedrich Schonbein’e atfedilir. 19. Yüzyılın sonlarına doğru, Avrupa’da ozonun kullanımı, içme suyunu bakteri ve virüslerden temizleme üzerine sağlamca kurulmuştu. Ozonun terapilerde kullanımınının  en yakın kaydı, 1885’de “Ozon” başlığı ile, Jacksonville USA’dan Dr. Charles J. Kenworthy tarafından ingilizce bir basım olan Florida Medical Association tarafından yayınlanmış tıbbi bir bültende görülmüştür. Ozon Terapisinde ozonun bilinen ilk kullanımı, 1892’de “Lancet” adlı bir bültende yayınlanmış ve tüberküloz tedavisinde kullanıldığını kaydetmiştir. I. Dünya Savaşı boyunca, tıbbi ozon, yaralı askerlerde oluşan enflamasyon ve enfeksiyonları tedavi etmekte başarıyla kullanılmıştır.

Alman biyokimyacı Dr. Otto Warburg, 1923 yılında kanserin sebebini bulduğunu açıklamıştır. Hücrelerin kullandığı oksijen düzeylerinin, normalin %40 altına düştüğünde, hücrenin, hayatta kalmak adına, şekeri anaerobik olarak fermente ettiğini ifade etmiştir. Hücre replikasyonu düzenleme mekanizması kapanır ve hücre çılgınca kendini kopyalamaya başlar. Kanser hücrelerinin büyümesi sadece oksijenin göreli olarak yokluğundaki fermantasyon tarafından desteklenir. Bu nedenle, bu reaksiyonu önlemek için, hücrelere daha fazla oksijen sağlamanın yolları bulunmalı ve fermantasyon süreci engellenmelidir. Ozonun, seçici olarak kanser hücrelerinin büyümesini engellediği görülmüştür. Normal hücrelerin büyümesini engellemez, çünkü kanser hücreleri, ozonun oksidatif yükünü, diğer hücrelerden daha az kompanse eder.

Ozon tedavisi, metabolizmayı ve bağışıklık sistemini canlandıran güçlü antioksidan enzimlerini içeren tekli oksijenin açığa çıkması esasına dayanır. Alyuvarların, doku düzeyinde daha fazla oksijen salıvermesine sebep olur. Kan damar hücrelerini gevşetir, her türlü bakteri, virüs ve mantarı öldürerek kılcal damarları açar ve dolaşımı geliştirir. Toksinleri yakar ve hücrelere daha fazla oksijen sağlar.

Dolaşımı canlandırma yeteneği, dolaşımsal bozuklukların tedavisinde kullanılır ve organik fonksiyonları canlandırma yeteneği ozonu oldukça değerli kılar. Düşük konsantrasyonlarda uygulandığında, organizmanın kendi direnci harekete geçer ve bağışıklık sistemi yeniden aktive olur. Ozon yoluyla oluşan bu aktivasyona karşılık olarak, vücudun bağışıklık hücreleri, (interferon ve interlökin gibi önemli aracılar da dahil olmak üzere) sitokin denen özel haberciler üretirler. Bu durum diğer bağışıklık hücrelerini de bilgilendirir ve bağışıklık sistemi boyunca zincirleme olarak pozitif değişiklikler husule gelir. Bunun anlamı, bağışıklık eksikliği yaşayan hastalarda, bağışıklık aktivasyonu için, tıbbi ozon kullanımının oldukça yararlı olduğudur.

Dolaşımın Güçlendirilmesi: Dolaşımsal bozuklukluklarda, alyuvarların topaklaşması, kılcal damarlar yoluyla kan dolaşımını engeller ve düşük yüzey alanı yüzünden oksijen emilimini azaltır. Ozon, topaklanmayı azaltarak veya engelleyerek, alyuvarın oksijen taşıma kabiliyetini ve esnekliğini sağlar. Arteryal kısmi basıncın artması ve viskozitenin azalması yüzünden dokulardaki oksijenizasyon artar. Ozon, aynı zamanda arterlerdeki plakları okside eder, kan damarlarındaki tıkanıklıkları açarak arızalı ürünlerin atılmasına neden olur.

Bağışıklık Sistemi Aktivasyonu: Ozon vücutta interferon ve interlökin üretimini arttırır. Bu noktadan, birbirini izleyen bağışıklıksal reaksiyonlar zincirlemesi  başlar.

Peroksit oluşumu: Ozon, selüler hücre zarlarında hidro peroksit oluşturarak, lipid tabakasının doymamış yağ asitleri ile reaksiyona girer. Lipid peroksidasyon ürünleri,  öldürücü hücre eylemi için hayati önem taşıyan, peroksil radikallerini içerir.

Bakteriler, virüsler, mantarlar, maya ve protozoa inaktivasyonu: Ozon fosfolipidler ve lipoprotein oksidasyonu ile, bakteri hücre zarfının bütünlüğünü bozar. Mantarlarda, ozon belirli aşamalarında hücre büyümesini inhibe eder. Virüsler ile, ozon viral kapside zarar verir ve peroksidasyon yoluyla virüs-hücre temasını bozarak üreme döngüsüne zarar verir.  Hücrelerde, onları virüs saldırılarına karşı savunmasız bırakan zayıf enzim kaplamaları oksidasyona ve vücuttan atılıma karşı duyarlılığı arttırır sonra da sağlıklı hücreler ile yer değişimini sağlar.

Malign tümör feshi: Ozon tümör metabolizmasını inhibe eder. Buna ek olarak, ozon malign hücrelerin dış lipit tabakasını oksitler ve hücre lizis ile onları yok eder. Fagositler bakteri ve virüsleri öldürmek için H2O2 ve hidroksil üretirler. Öldürücü hücreler tarafından, hidroksil oluşturulması, sitotoksik yeteneği için çok önemlidir. Ozon tümörler üzerinde hareket ederek, fagositler tarafından, L-arginin’in sitrulin, nitrit ve nitrat dönüşümünü uyarır.

Alerjiler ve Duyarlılıklar:  Ozon kana dahil olduğunda, bağışıklık hücrelerine (alyuvarlar) de etki eder. Ozon, bağışıklık hücrelerinin birbirleri ile haberleşmede kullandığı kimyasalları çoğaltır. IL-6, IL-12, IFN’lerin hepsi çoğalır. Kana ozon verildikçe, canlanan kimyasalların orkestrası bağışıklık sistemini yeniden dengeler.

Kalp Hastalıkları ve Kronik Yorgunluk: Ozon Terapisi, düzgün dolaşımı (oksijen dağılımı) ve düzgün enerji üretimini (oksijen kullanımı) güçlü bir şekilde canlandırır. Vücuttaki hücreler, kalp, (anjina) kaslar (topallama ağrısı) da dahil olmak üzere kendi enerjilerini üretirler. Oksijen bu süreç için yaşamsal bir önem taşır. Eğer hücreler yeterli enerjiyi üretirlerse, hem daha az ağrı, hem de daha az yorgunluk husule gelecektir. Ozon hem oksijen iletimine hem de iletim sonrası kullanımına yardımcı olur.

Yaşlı Hastalarda Önlem ve Tedavi: Yaşlı hastalar ozon terapisine oldukça iyi yanıt verirler; çünkü, tüm dokulara oksijen iletimi, bağışıklık sistemini harekete geçirmek ve vücudun kendi antioksidan takviyelerinin aktivasyonu gibi klinik avantajların kullanımı mümkün olur. Ayrıca, fiziksel performansta genel azalma, yürümekte güvensizlik ve başdönmesi gibi durumlarla karakterize edilen serebral dolaşım bozuklukları üzerinde olumlu etkileri söz konusudur. Tamamlayıcı tıp uygulanan diğer önlemlerin yanı sıra, tıbbi ozon da yaşam kalitesinde belirgin bir artışa katkıda bulunan bir koruyucu unsur olarak kullanılır.

Yenilenme ve Yeniden Canlanma: İş koşullarının oluşturduğu aşırı zihinsel ve fiziksel gerginlik de özellikle ozon tedavisine yanıt verir. Tedavinin kırmızı ve beyaz hücre metabolizmasını aktive etme kabiliyeti, genel sağlık üzerinde gelişme kaydeder ve genel bir yenilenme sağlar.  Ozonun kullanıcısına daha yüksek bir performans düzeyi sağlamamasına karşın, dayanıklıklılık fazlarında fiziksel randımanı geliştirir. Ek olarak, dayanıklıllık gerektiren spor dallarında, rejenerasyon evreleri ölçülebilir miktarlarda kısalır.

Karaciğer Enflamatuar Süreçleri: Karaciğerin, iltihabi hastalıkları, tıbbi ozon için klasik tedaviler arasında sayılır. Hepatit tedavisinde A (HVA = hepatit virüsü A) nispeten sorunsuzdur ve tam iyileşme görülür, diğer bir form olan, hepatit B (HVB = hepatit virüsü B), sık sık kronik bir seyir izlemektedir. Tıbbi tedavi metodlarına ilave olarak, ozonlu kan transfüzyonu ya da kontrollü ozon / oksijen gaz miktarda rektal insuflasyonu olumlu sonuçlar vermektedir. Bu aynı zamanda, bir kronik durum hale gelene kadar, genellikle bir karaciğer hastalığı tanısı olmayan ve bir kaç yıl için kalıcı yeteneğine sahip bir kuluçka süresi nedeniyle, hepatit C’nin tedavisi için de geçerlidir.

Londra’dan homeopatist Louise McClean, Eylül 2009 tarihli “The Miracle of Ozone Therapy”de yayınlanan makalesinde şu satırları ileri sürüyordu: “Ozon tedavisi belki de çağımızda var olan en mucizevi terapilerden biridir. Oksijenize etme gücü yoluyla, kanser, kardiyo vasküler rahatsızlıklar, diyabet, karaciğer ve böbrek sorunları dahil bir çok ciddi koşulu başarıyla tedavi eder. ”

Dr. Kartaut Dorstewist ve Dr. Horst Kief’e göre, ozon Hepatit formlarını tedavi etmekte de etkilidir. University of Arizona’da yürütülen bir çalışma, ozon/oksijenin ilerlemiş Aids ile savaşmakta etkili olduğunu bulmuştur. Ozon terapisi, İtalya, Avrupa ve Çin’de, bel fıtığını etkili bir biçimde tedavi etmek için kullanılmıştır. University of Toronto’daki girişimsel nöroradyolojist ve tıbbi görüntüleme kurumunun şefi Dr. Kieran J. Murphy’ye göre tedavi, diskin hacmini azaltarak, karşılığında sıkışmış sinirlere uygulanan baskıyı azaltır. Ozon tedavisi; Dr Murphy göre, görüntülemenin, yaralanmış disklerin içine oksijen / ozon enjeksiyonunda rehberlik için kullanılması, etkin ve güvenilir bir yöntemdir.

Almanya, Rusya, İspanya, İtalya, Türkiye, Avusturya gibi ülkeler, dünyanın her yerinden hekimlerin yeni bulgular, yeni yöntemler ve yeni çalışmalarının sonuçlarını sunmak üzere katıldıkları yıllık Ozon Toplantıları (veya Kongreler) düzenlemektedir. 2009 yılında Kanada, Toronto’da, “alopatik” doktorların açıkça, ozon tedavisinin bel fıtığını başarıyla tedavi ettiği konusunda açıklama yapması, dünyayı şaşırtmıştır.

Diyabetik ülserlerdeki ozon uygulamaları, topikal geniş spektrumlu kapsamı ve dolaşım stimülasyonu üzerinde, temel ikili fonksiyonları sağlar. Buna ek olarak, ozon, birden fazla seri uygulama ve yüksek doz aralıkları ile, derin doku katmanları içine yerleşmeye meyilli anaerobik bakterilere rahatlıkla nüfuz edebiliyordu. Küba’daki Head of Medical Applications of Ozone Research Center’in başkanı Silvia Menéndez’e göre, “Ozon tedavisi, amputasyon, diyabetik retinopati veya nefrotoksisite gibi potansiyel komplikasyonları önlediği için, diyabet hastalığının temel tedavisinde gerekli bir yardımcıdır ve aynı zamanda ülser sorunu için de, daha iyi ve hızlı bir iyileşme sağlar.”

Çalışma prensiplerinden biriyle ilgili olarak, Dr Gerard Sunnen, “Kan ozonlama, viral temizlik amacıyla, doğal sitokin ve interferon üretimini artırmak için kanı, küçük miktardaki  ozon / oksijen karışımları ile arayüzeyleyen,  yenilikçi bir tekniktir. Bu süreç, eğer başarılı olursa, büyük ölçüde Hepatit C için mevcut tedavilerin maliyetini büyük ölçüde azaltabilir. Bazı virüslerin diğerlerine göre,  ozonun eylemlerine daha duyarlı olduğu şüphesi mevcuttur. Araştırmacılar, lipid-zarflı virüslerin ozona karşı en fazla hassaslık gösterdiğini doğrulamıştır. Bir lipid-zarflı virüs olarak HCV,  ozon tedavisinden en kolay etkilenen patojenlerden biri olarak görünmektedir.

Bulaşıcı hepatit tedavisinde, ozonun antiviral özelliği nedeniyle, önemli bir etkiye ulaşılmıştır. Virüs hücre reseptörleri yok olarak konak hücreye nüfuz edemedikleri durumundaki peroksit oksidatif aktivite yüzünden, virüs inaktivasyonu sonucuna ulaşılır. Ozon yüzünden oluşan virüs bölünmesi sürecinin başarısızlığı aynı zamanda, RNA virüs yıkımına neden olur. A.Zmyzgova (1998)’ya göre, iki aylık bir ozon terapisi, kronik viral hepatit-B hastalarının %66’sı, kronik hepatit-C hastalarının ise % 60’ı üzerinde hiç viremi işaretleri görülmemesine sebebiyet vermiştir.

Peroksitler, Kupffer hücrelerinde, fagositoz’dan sorumlu endojen hücre metabolizmasını aktif hale getirirler. Ozon tedavisi hem hücresel, hem de humoral bağışıklığı harekete geçirir. Ozon, vücudu viral enfeksiyondan koruyan en önemli endojen savunma faktörlerden biri olarak kabul edilen interferon ve sitokinleri serbest bırakmak için, lenfositler ve monositlerin indüklenmesine neden olur.Alkolik hepatit’teki ozon etkisi, yeni forme olmuş peroksitlerin, antioksidan mekanizmasının, karaciğer hücre zarını LP aktivasyon sürecinde hasar görmesini engelleyen glutatyon sistemini detoksite etmek için bir tetikleyici olarak hareket ettiği gerçeği ile açıklanabilir.

Dr Michael Carpendale 180 hafta boyunca iki erkek HIV pozitif asemptomatik hastayı, ozon / oksijen karışımı ile aralıklı olarak tedavi etmiştir. 160 hafta sonra her iki hastanın CD4 (T4) hücre sayımları yükseldi, hastalardan biri, polimeraz zincir reaksiyonu negatif oldu. Doktora göre, her iki hastanın da sağlık koşulları iyiydi, enfeksiyon ve ters etkiler ya da halsizlık yoktu. Dr Carpendale programı, hastanın kolonu içine, bir teflon kateter yoluyla, izole edilmiş taşınabilir tıbbi ozon jeneratörü tarafından üretilen ozonu iletmekten oluşuyordu. İki yıl boyunca, hastalar önce günlük, sonra haftalık olarak, canlandırıcı bir dozla tedavi ediliyorlardı. Çalışmalar, serumdaki düşük ozon dozunun hücre gelişimini canlandırdığını, büyük dozlarında baskıladığını göstermişti.

H. Kief tarafından yapılan bir başka çalışma, ozonun “virüslere karşı yüksek ölçüde etkili olduğunu ve parenteral olarak zerk edildiğinde, alışılmadık derecede yüksek tolerans derecesine sahip olduğunu rapor etmiştir. Çalışma notları, AIDS hastaları üzerinde, hastalığın şiddetli seyretmediği devrelerinde “gözalıcı bir gelişme” olduğunu ve AIDS’in tam tezahürünü gösteren hastaların ise %30’unda, kısmi remisyon gözlendiğini göstermiştir. Oxygen Healing Therapies (Health Arts Press)’in yazarı Nathaniel Altman, “Küba’dayken, konu üzerinde araştırma yapan kimyagerlerden biri ile bir görüşme yaptım. HIV ile enfekte olmuş kişinin, virüs lenfatik ve kemik sistemlerine ulaşmadan önce ozon tedavisine tabi tutulduğunda, hastalığın oracıkta yok edilebileceğini söylemişti.” diyordu.

Gerçek hastalar üzerinde ozon kullanılarak yapılan kanser tedavisine ilişkin ilk rapor, 1983 yılında, Alman Dr. Joachim Varro tarafından Sixth World Ozone Conference’da verilmiş ve Medical Applications of Ozone’da yayınlanmıştır. Dr. Varro, hastaların iştah artması, daha fazla kuvvet, fiziksel aktivitelerde artış ve ağrıda azalma deneyimlediğini rapor etmiştir. Rapora göre, hastalar takdir edilecek kadar uzun bir süre, metastas ve tümör tekrarlama durumundan özgürleşmiş, yaşam süreleri uzamış, her zaman tekrarlayan şüpheli öngörüleri aşmış; hatta inoperabilite, radyasyon dayanıklılığı, kemoterapiye olan toleranssızlık, ve yaşam kalitesinde iyileşmeler görülmüştür.  Ameliyat ve radyasyondan kısa bir süre sonra ozon terapisi almış hastaların çoğu tam zamanlı işlerine geri dönüş yapmışlardır.

1990 yılında, Fransa’daki klinik öncesi çalışmalar, ozonun kemoterapiye dayanıklı tümörlerin tedavisini geliştirdiğini, kolon ve göğüsten alınmış tümörlerde, kemoterapiye yardımcı olarak kullanılabileceğini göstermiştir. Ozonun, anti-kanser etkilerinin kısmen Tümör Nekroz Faktörünün (TNF) açığa çıkmasını tetikleme yeteneğinden kaynaklandığı düşüncesini ortaya çıkarmak için, University of Siena’daki İtalyan araştırmacılar, ozonlanmış kanı ölçerek; ozonlanmanın hemen ardından TNF’nin açığa çıktığını gözlemlemişlerdir.

Rusya’daki Nizhni Novgorod State Medical’daki Department of Oncology’de yapılan insan deneyleri, ozon tedavisi ve ilaç komplikasyonlarının yararlarını rapor etmişlerdir. Aynı enstitüdeki araştırmacılar, “Göğüs kanseri olan 52 kadını izledik, sitostatik terapi gören 32 hasta ozon terapisine girdi. 20 kadın sadece klasik polikemoterapi görüyordu. Gruplar, yaş, hastalık evresi ve eşlik eden patoloji’ye uyumluydu.  Ozon terapisinin devreye girmesi, sitostatik toksik yan etkileri sıklığını ortadan kaldırdı, yaşam kalitelerini ve immünolojik parametreleri arttırdı, anti oksidan savunma sisteminin aktivitesini büyük ölçüde çoğalttı.” şeklinde raporlar sunmuştur.

28 Şubat 2008’de, Marburg Almanya’da, Phillips University Marburg ve University Hospital Giessen’deki araştırmacılar, tavşan skuamöz hücreli karsinom tedavisinde ozon-oksijen periton insuflasyonu uyguladılar. Bu tedavi, kanserlerin tam remisyonu ile sonuçlandı. Uzun süredir, ozon uygulamasının in vitro olarak değişik kanser hücrelerinin büyümesini inhibe ettiği bilinmektedir. Bu çalışma, bir in vivo hayvan modelinde, ozonun, etkili ve güvenli olduğunu göstermektedir. Çalışmanın verileri, “tıbbi O3 / O gaz karışımının intraperitoneal uygulamasının, vücudun kendi anti-tümör immün savunmasını teşvik ediyor”olduğunu göstermektedir.

Dr. Rilling Beyerle, prostat kanserini ozon protokolü ile tedavi etmekte ve başarılı sonuçlar elde ettiğini rapor etmektedir. Tedavisinde, hastanın kanıdan 5 cc alıyor, düşük konsantrasyonlarda 5 cc ozon ile karıştırıyor, çalkalıyor, haavalandırıyor, doymuş olduğundan emin oluyor ve prostata geri zerk ediyordu.  20 günlük tedavi boyunca 5 seans uyguluyor ve prostatik tümörlerin olağanüstü bir şekilde küçüldüğüne tanık oluyordu. Beyerle’nin kanser tedavisi sadece ozon ile sınırlı değildi; bu yöntemi kullanan bir çok uygulayıcı gibi, bir çok karışım hazırlıyor ve hastanın yaşam koşullarını dikkate alıyordu. Örneğin, maitake mantarları gibi, bağışıklığı güçlendirici bitkileri de dahil ediyordu. Beyerle, ayrıca myom ve benign prostat hipertrofisi gibi ileride kanser riski taşıyan ama o anda kanserli olmayan durumların tedavisinde de ozon kullanmaktaydı.

Tüm hastalarda, ozon tedavisi ile ilgili en son gelişmeleri mümkün olduğu kadar çabuk öğrenebilmek için (Avrupa’da) çok sayıda terapist bir araya gelerek Tedavi ve Önleme’de Ozon Uygulaması (yasal olarak kayıtlı) Tıp Derneği’ni kurdular. Derneğin amacı, doktor/terapist ve  hastalara temel bilgi vermekti. Bu önemli bilgi alışverişi fonksiyonu yıllar süresince çoğalmıştır. Alman Tıp Derneği, 384.775 hasta, minimumda 5.579.238 uygulama ile tedavi edildiğini ve sadece 0,000005 oranında yan etki gözlendiğini yayınlamıştır. Tıbbi tedavinin diğer tüm formlarında olduğu gibi, ozon tedavisinin de uygulandığı sebebi %100 ortadan kaldıracağı ile ilgili hiçbir garanti verilememektedir. Başarı oranı, hastanın durumuna, ozon tedavi sıklığı, uygulanan doz ve konsantrasyonlar, ve diğer bir dizi faktöre göre, değişiklik göstermektedir.

 Ozonun İnsan Vücuduna Etkileri – Dr. Frank Shallenberger;

İnterferon düzeyleri artar. İnterferonlar globular proteinlerdir. İnterferonlar, bağışıklık sistemini her yönüyle düzenlerler. Bazı interferonlar virüs tarafından enfekte edilen hücreler tarafından üretilir. Bu interferonlar enfeksiyon olasılığı taşıyan bitişik, sağlıklı hücreleri uyarır; karşılığında, onlar enfeksiyona izin vermeyen konakçı hücreye dönüşür. Diğer bir deyişle, viral replikasyonu inhibe ederler. Diğer interferonlar kas, bağ dokusu ve beyaz kan hücreleri tarafından üretilir. Gamma interferon düzeyleri, ozon tarafından %400-900’e  kadar yükseltilebilir. Bu interferon, patojenler ve anormal hücreleri  yutan ve öldüren fagositik hücrelerin kontrolü ile ilgilidir.

Ozon TNF üretimini uyarır. TNF; büyüyen bir tümör varsa, vücut tarafından üretilen bir maddedir. Tümörün kütlesi ne kadar büyürse, o miktarda tümör nekroz faktörü üretilir (bir noktaya kadar). Bir tümör metastatik duruma dönüşdüğü zaman, kanser hücreleri kırılmaya uğrar,  ve kan ve lenf  tarafından alıp götürülür. Bu durum,  tümörün vücudun başka bir yerinde ikamet etmesine izin verir; veya başka bir deyişle, güçlerini böler. Orijinal tümörü inhibe etmek için üretilen TNF yüzünden bu yalnız kanser hücrelerinin büyüme şansı enaza iner. Tümör, cerrahi yollardan çıkarıldığında, TNF düzeyi hızlıca azalır ve görünüşte sağlıklı olan dokudan ortaya yeni tümörler çıkar.

Ozon, IL-2 salgılanmasını uyarır. Interluekin-2, bağışıklık sisteminin temel taşlarından biridir. Bu T-yardımcıları tarafından salgılanır. Otostimülasyon olarak bilinen işlemde, IL-2, daha sonra T-yardımcı üzerindeki bir reseptöre bağlanır ve onu daha fazla IL-2 üretmesine neden olur. Başlıca görevi lenfositleri farklılaştırmak ve çoğalmak için ikna etmek, daha fazla T-helpers, T-suppressors, cytotoxic T’s, T-memory cells sağlamaktır.

Ozon çeşitli şekillerde, virüslerle savaşır. Ozon doğrudan viral partikülleri kovalar. Virüsün oksidasyona en hassas kısmı “üreme yapısı” dır. Viryonlar (çok katmanlı virüs) bu yolla hücreye girerler. Bu yapıyı inaktive etmek ile, virüs, esas olarak “ölü” hale gelir. Zaten enfekte olmuş hücrelerin ozona karşı doğal bir zayıflık taşımaya başlarlar. Enfeksiyonun metabolik yükü nedeniyle hücreler artık ozon ile anlaşan ve hücre tamiri için gerekli olan enzimleri üretmeye başlarlar.

Ozon antineoplastiktir. Bunu anlamı, ozonun yeni doku büyümesini inhibe etmesidir, çünkü; sürekli bölünen hücreler, önceliklerini kendilerini ozondan korumak için gerekli enzimleri üretmekten alıkoyarlar. Kanser hücreleri, hızla bölünen hücrelerdir ve ozon tarafından inhibe edilir.

Ozon, düşük konsantrasyonlarda bakterileri öldürür. Ozon bütün mantar türlerine karşı etkindir. Buna sistemik Candida albicans, atlet ayağı, küfler, mayalar ve hatta mantar da dahildir.

Araştırma

1980 yılında Washington Üniversitesi’ndeki kanser araştırmacıları tarafından yapılan laboratuvar çalışmalarında, sağlıklı dokulara zarar vermeden ozon,  akciğer, meme ve doza bağımlı bir şekilde rahim kanseri hücrelerinin büyümesini inhibe ettiği keşfedildi.

Mayıs, 1982 tarihinde, Washington DC’de düzenlenen 6. Dünya Ozon Konferansında ozonun tıbbi kullanımı ile ilgili pek çok şaşırtıcı bulgular ortaya konmuştur. Konferansta, kanserden herpese, romatoid artrite kadar bir çok konuda, kendi alanlarında dünyanın en tanınmış uzmanları tarafından yazılan bir çok konu başlığı ele alındı. Bu belgeler aşağıdaki sonuçlara varmıştır:

• Ozon kandaki istenmeyen bakteri ve virüsleri su ile yaptığı gibi yok eder.

• Hepatit, HIV ile enfekte olma olasılığı, kan nakli yoluyla frengi veya başka bulaşıcı hastalıklar, ozon kullanımı ile elimine edilebilir.

• Ozon, periferik damar hastalığında oldukça etkilidir.

• Ozon kardiyovasküler ve serebrovasküler hastalıklarında, damar sertliği ve hiper-cholesterolemiada

fazlasıyla etkilidir ve derhal dolaşımı yeniler, anjin ağrıyı azaltır ve beyin fonksiyonu iyileştirir.

• Kanser tedavisinde kullanılabilir.

• Ozon, romatoid artrit ve kollajen hastalıkların her türü için oldukça etkilidir.

• Ozon her türlü alerji için çok etkilidir.

• Ozon, multipl skleroz ve diğer nörolojik hastalıklar ve yaşlanmanın yanı sıra, Parkinson hastalığında da etkilidir.

• Ozonun harici kullanımı, yanık, akne, bacak ülserleri, açık kesik ve yaralar, egzama, mantar ve diğer cilt hastalıkları tedavisinde çok etkilidir.

• Ozon ile rektal insuflasyon proktit, kolit, prostatit ve fissür de etkilidir; vajinal insuflasyon, kandidiyazis ve diğer mantar enfeksiyonları, trichomoniasis ve vajinitin diğer formları için geçerlidir; mesane insuflasyon sistit ve mesane fistül, ve de kanser için geçerlidir.

• AİDS, herpes, hepatit, mononükleoz, ve karaciğer sirozu, ozon ile başarılı bir şekilde tedavi edilmiştir.

• Ozon uygulaması, neredeyse ağrısızdır, olumsuz yan etkisi yoktur ve hem doktor hem de hasta için son derece uygun maliyetli bir uygulamadır.

Ozon Tedavisi Nasıl Yapılır?

Ozon tedavisi çeşitli şekillerde tatbik edilebilir.

Kas içine enjeksiyon: Oksijen ve ozon karışımı, kalça kasları içine enjekte edilir.

Rektal insuflasyon: Oksijen ve ozon karışımı rektuma  verilir ve bağırsak yoluyla emilir.

Otohematerapi: Hastanın 10-15 ml arası kanı alınır, oksijen ve ozon karışımı ile muamele edilir ve hastaya geri enjekte edilir.

Intra-artiküler enjeksiyonu:  Romatizmal hastalıklar ve diğer eklem hastalıkları tedavi etmek için, hastanın eklemleri içine enjekte edilir.

Ozonlu su:  Yaralar, yanıklar ve deri enfeksiyonları temizlemek için, ya da diş cerrahisi sonrası ağızda tedavi uygulamak için kullanılır.

Ozonlu yağ: Ozon, zeytin veya aspir yağında kaynatılır ve bir krem halini alır. Bu kremle mantar enfeksiyonları, böcek ısırıkları, akne ve cilt problemleri tedavi edilir.

Ozon torbalama: Ozon ve oksijen, tedavi edilecek alanı çevreleyen hava geçirmez bir torba içine pompalanır ve vücut dokularının karışımı emmesi sağlanır.

Bazı terapistler ozon tedavisinden yararlanan kişilerin yeterli miktarda vitaminler B (kompleks), C, E, A, (ve Beta Karoten), çinko, selenyum, pygnogenol ve quercetin gibi besinleri de almalarını tavsiye etmiştir.

Yan Etkileri Var mı?

Ozon tedavisi için kontrendikasyonlar şunlardır;

– Kanamalara karşı  akut ve kronik eğilim;
– Trombositopeni;
– Hipertiroidi;
– Anamnez kramplar;
– Bireysel Ozon intoleransı;
– Kan pıhtılaşma bozukluğu;

Karşı Görüşün Düşünceleri

‘Tıpta ozon kullanımı’ nın yararlarını rapor eden hiçbir araştırma, henüz DSÖ ve JAMA, Amerikan Tıp Birliği Dergisi tarafından yayınlanmamıştır. Hem ACS hem de Cancer Center of the University of California’ya göre, kanser tedavisinde oksijen terapinin etkinliğini gösteren hiçbir uygun bilimsel kanıt bulunmamaktadır.

American Cancer Society’ a göre ; Eldeki bilimsel kanıtlar, vücuttaki artan oksijen seviyesinin, kanser hücrelerine zarar verdiği veya öldürdüğü iddialarını desteklememektedir. Kan akışı zayıf olduğundan bir tümörün ortasındaki kanser hücreleri etrafındaki oksijen düzeyini yükseltmek kolay değildir.

Amerika’da, Food and Drug Administration (FDA), ozon tedavisinin herhangi bir hastalığı önlediği ve iyileştirdiğine dair olan iddiaları yasaklamıştır. U.S.F.D.A. ozonun özel, adjuvan veya önleyici herhangi bir tedavide bilinen yararlı tıbbi bir uygulamaya sahip olmayan zehirli bir gaz olduğunu ilan etmiştir. ABD eyaletlerinin çoğunda, ozon jeneratörünün pazarlanması, tıbbi kullanımı ve hatta ozon tedavisi araştırma ve klinik çalışmaları yasaktır. Doktorların ozon terapisini uyguladıkları bilinirse, tıbbi lisanslarının elinden alınmaları söz konusudur.

---------

Yukarıda yeralan metin haber ve bilgi amaçlı hazırlanmış olup, hekimin uygulayacağı teşhis ve tedavisinin yerine geçmez. Herhangi bir tedavi sürecine başlamadan önce mutlaka sağlık uzmanının görüş ve onayı alınmalıdır.

Share on:

“Ozon Tedavisi Nedir?” üzerine bir yorum

  1. Ben New yorkta yasiyorum 10 yildir.Bel fitigi ve fibromiyalji rahatsizligim var, o yuzden ozon tedavisi oldum .burada iyibir klinik buldum sadece ozon tedavisi yapiyorlar.ozon tedavisi olurken azimsanmayacak kadar ozon tedavisi yapan doktorlar oldugunu ogrenmis oldjm.brnce artik Amerikada ozon cok yaygin vede yasak degil.ama ben bel fitigina ozon enjekte islemini Turkiyede prof.dr.Nurettin Luleci beyefendiye yaptirdim.cok memnun kaldim.Bence kendileri ve hastaneleri dunyada bir numarali sayilacak kaliteye ve basariya sahipler.herkese iyj gunler…

Yorum yapın

css.php